Sputnik Sevgilim - Haruki Murakami
Monday, November 21, 2016
Sputnik Sevgilim yazarın dilimize çevrilen son kitabı olarak bilinmekte. 1999 yılında yazdığı ancak dilimize yeni çevrilen roman, Doğan Kitap tarafından 224 sayfa olarak okuyucuya sunuluyor. Çevirisi ise Ali Volkan Erdemir tarafından yapılıyor.
Sputnik Sevgilim üç kişilik bir aşk hikayesi. Sumire, Myu ve aynı zaman da anlatıcı olan isimsiz erkek kahramanın arasında geçen ilişkiler anlatılıyor. Sumire ve erkek kahraman üniversite de tanışıyorlar. Sumire, Myu'nın yanında çalışmaya başlıyor ve ilk gördüğü anda aşık oluyor. Sumire eşcinsel bir kadın olarak çıkıyor okurun karşısına.
Sumire kendisinden on yedi yaş büyük ve evli bir kadına aşık olur. Aralarında geçen bir diyalogdan sonra ismi Sputnik Sevgili kalır. Sumire'nin Myu ile çalışmaya başlaması, ona duyduğu aşk, erkek kahramanın hisleri, Sumire ve Myu'nın Yunan Adası gezisi ve sonrasında Sumire'nin ortadan bir anda kayboluşu, kayboluşun ardından anlatıcının da Yunan Adasına gitmesiyle hikaye devam ediyor.
Geçmişte Myu'nın başına gelenler gizemli bir şekilde anlatılıyor. Ferdinando bu gizemin en önemli noktası olmakla birlikte cevaplanmayan sorulardan biri olarak kalıyor. Aynı şekilde Sumire'nin nasıl kaybolduğu, nerede olduğu ve kaybolmasıyla ilgili hiç bir kanıtın bulunmaması da cevabı bulunmayan bir soru olarak çıkıyor karşımıza.
Aslında bakıldığında tam Haruki Murakami kitabı. Akıcı olduğu kadar sade bir anlatımı var. Kitaplarının neredeyse tamamında olduğu gibi bol bol müzik, gizem ve birbirinden farklı karakterlere yer veriliyor. Bu nedenle yazarın bazen kendisini tekrarladığı düşüncesine kapılabiliyorsunuz. Ancak Sputnik Sevgilim yazarın yazdığı ilk kitaplar arasında yer alıyor. 1999 yılında yazılan kitap belki de ilk çıkan kitapları arasında yer alması nedeniyle böyle hissettiriyor. Bununla birlikte Haruki Murakami kitaplarından sadece bir iki tanesini okuyan her okurun, yazarın neredeyse tüm kitaplarında farklı hikayeler anlatmış olsa da tarzın birbirine çok benzediğini anlayacağını düşünüyorum.
Kitap ismini ise dünyanın ilk yapay uydusundan alıyor. 1957 tarihinde Sovyetler Birliği Sputnik 1'i sonrasında Sputnik 2'yi uzaya fırlatıyor. Rusça kelime anlamı ise yoldaş, yol arkadaşı anlamına geliyor.
Kitapta bir Türk olarak beni rahatsız eden bazı ifadeler vardı. Bir çok okurun bu bölümler eminim dikkatini çekmiştir. Biraz bloglarda dolaştığımda bir çok blogun bu ifadelere yer vermediğini gördüm ama ben yine de yer vermek istiyorum.
Haruki Murakami artık iyi tanıdığım yazarlardan biri. İlk olarak Kadınsız Erkekler adlı kitabını okumuştum. Kadınsız Erkekler 7 öyküden oluşuyordu ve değer verdikleri kadınları kaybeden erkeklerin hikayesiydi. Okuduğum ikinci kitabı Yaban Koyununun İzinde oldu. Bu kitapta ise gizem öğelerinin fazla oluşu dikkatimi çekmişti. Okuduğum üçüncü kitabı yazarın hayatının bir kısmını anlattığı Koşmasaydım Yazamazdım adlı kitabıydı. Sonrasında ise bence yazarın en iyi kitabı olan Sahilde Kafka'yı okumuştum. Sahilde Kafka karakterleri ve kurgusuyla okuduğum en iyi kitaplar arasında yerini almıştı. Blogumda yer verdiğim diğer kitaplarına da buradan ulaşabilirsiniz. Sizlerin yorumlarını da bekliyorum. 😰
Sputnik Sevgilim üç kişilik bir aşk hikayesi. Sumire, Myu ve aynı zaman da anlatıcı olan isimsiz erkek kahramanın arasında geçen ilişkiler anlatılıyor. Sumire ve erkek kahraman üniversite de tanışıyorlar. Sumire, Myu'nın yanında çalışmaya başlıyor ve ilk gördüğü anda aşık oluyor. Sumire eşcinsel bir kadın olarak çıkıyor okurun karşısına.
Sumire yazar olmak istemektedir ve bu nedenle üniversiteyi yarım bırakmıştır. 28 yaşına kadar ailesi tarafından maddi olarak desteklenecektir ve bu süre içerisinde elinden geleni yapması gerektiğini düşünmektedir. Üniversitede erkek kahramanla tanışmıştır ve kısa süre içerisinde çok yakın iki arkadaş olmuşlardır. Bu arkadaşlık bir süre sonra erkek kahraman için aşka dönüşmüştür.
Sumire kendisinden on yedi yaş büyük ve evli bir kadına aşık olur. Aralarında geçen bir diyalogdan sonra ismi Sputnik Sevgili kalır. Sumire'nin Myu ile çalışmaya başlaması, ona duyduğu aşk, erkek kahramanın hisleri, Sumire ve Myu'nın Yunan Adası gezisi ve sonrasında Sumire'nin ortadan bir anda kayboluşu, kayboluşun ardından anlatıcının da Yunan Adasına gitmesiyle hikaye devam ediyor.
Geçmişte Myu'nın başına gelenler gizemli bir şekilde anlatılıyor. Ferdinando bu gizemin en önemli noktası olmakla birlikte cevaplanmayan sorulardan biri olarak kalıyor. Aynı şekilde Sumire'nin nasıl kaybolduğu, nerede olduğu ve kaybolmasıyla ilgili hiç bir kanıtın bulunmaması da cevabı bulunmayan bir soru olarak çıkıyor karşımıza.
Aslında bakıldığında tam Haruki Murakami kitabı. Akıcı olduğu kadar sade bir anlatımı var. Kitaplarının neredeyse tamamında olduğu gibi bol bol müzik, gizem ve birbirinden farklı karakterlere yer veriliyor. Bu nedenle yazarın bazen kendisini tekrarladığı düşüncesine kapılabiliyorsunuz. Ancak Sputnik Sevgilim yazarın yazdığı ilk kitaplar arasında yer alıyor. 1999 yılında yazılan kitap belki de ilk çıkan kitapları arasında yer alması nedeniyle böyle hissettiriyor. Bununla birlikte Haruki Murakami kitaplarından sadece bir iki tanesini okuyan her okurun, yazarın neredeyse tüm kitaplarında farklı hikayeler anlatmış olsa da tarzın birbirine çok benzediğini anlayacağını düşünüyorum.
Kitap ismini ise dünyanın ilk yapay uydusundan alıyor. 1957 tarihinde Sovyetler Birliği Sputnik 1'i sonrasında Sputnik 2'yi uzaya fırlatıyor. Rusça kelime anlamı ise yoldaş, yol arkadaşı anlamına geliyor.
Kitapta bir Türk olarak beni rahatsız eden bazı ifadeler vardı. Bir çok okurun bu bölümler eminim dikkatini çekmiştir. Biraz bloglarda dolaştığımda bir çok blogun bu ifadelere yer vermediğini gördüm ama ben yine de yer vermek istiyorum.
''Sonra Türkler gelmiş. Kitapta yazdığına göre onların hakimiyeti gaddarca ve mutlakmış. Türkler, hoşlarına gitmeyen bir şey olduğunda, bahçedeki ağacı budar gibi kolayca insanların kulak veya burunlarını keserlermiş, öyle yazıyordu kitapçıkta. 19. yüzyılın sonlarına doğru Türk ordusu ile kanlı çatışmaların ardından ada nihayet bağımsızlığını geri kazanmış, adaya mavi-beyaz Yunan bayrağı asılmış.''
''Meydanda bir kahramanın heykeli yer alıyordu. Bu kişi Yunanistan'da isyan çıkarmış, adaya hükmeden Türklere karşı ayaklanmıştı ama yakalanıp kazığa geçirilerek öldürülmüştü. Türkler meydana sivri bir kazık çakıp bu zavallı adamı da çırılçıplak halde onun tepesine oturtmuşlardı. Bedeninin ağırlığıyla anüsten yavaşça ilerleyen kazık en sonunda ağzından çıkmış, adam ölene değin uzun bir zaman geçmişti.''
''Bu yüzden adada askerler varmış. Türkiye ile bir anlaşmazlık yaşanması durumunda (gerçekten de ufak çekişmeler sıkça oluyormuş) gemiler girip çıkıyormuş buraya.''
Haruki Murakami artık iyi tanıdığım yazarlardan biri. İlk olarak Kadınsız Erkekler adlı kitabını okumuştum. Kadınsız Erkekler 7 öyküden oluşuyordu ve değer verdikleri kadınları kaybeden erkeklerin hikayesiydi. Okuduğum ikinci kitabı Yaban Koyununun İzinde oldu. Bu kitapta ise gizem öğelerinin fazla oluşu dikkatimi çekmişti. Okuduğum üçüncü kitabı yazarın hayatının bir kısmını anlattığı Koşmasaydım Yazamazdım adlı kitabıydı. Sonrasında ise bence yazarın en iyi kitabı olan Sahilde Kafka'yı okumuştum. Sahilde Kafka karakterleri ve kurgusuyla okuduğum en iyi kitaplar arasında yerini almıştı. Blogumda yer verdiğim diğer kitaplarına da buradan ulaşabilirsiniz. Sizlerin yorumlarını da bekliyorum. 😰
21 comments
Seviyorum Murakami'nin dilini. Bu kitabını okumadım... Kadınsız Erkekler güzeldi, severek okuduğum kitaplar arasında... sevgiler...
ReplyDeleteBende seviyorum. Bu kitabı kısa bir süre önce çıktı zaten. Okursan yorumunu merak ediyorum. :) Sevgiler :)
Deleteçok güzel yorumlamışsın ☺teşekkürler
ReplyDeleteBeğenmene sevindim :)
DeleteBu kitabi ciktiginda okumustum ama bende hemen hemen hic is birakmamisti, yani okudugunuzda merakla ceviriyorsunuz sayfalari ama okura pek birsey katmadigini dusunuyorum, siz kitabi cok guzel anlatmissiniz:)
ReplyDelete:) Teşekkür ederim :) Belki de kitabın sonunun biraz belirsiz kalmasından dolayı böyle düşünüyoruz. :)
DeleteBen bunu da çok severek okudum ama ben Murakami 'yi çok seviyorum. ☺
ReplyDeleteBende yazarı çok seviyorum ancak bu kitabı asla en sevdiğim kitapları arasında yer alamaz :)
DeleteHaruki Murakami şu ana kadar hiç okumadım.Ancak 2017'de sanırım bir kitabını okuyacam, listeye aldım.Paylaşım için teşekkürler...
ReplyDeleteYorum için ben teşekkür ederim :) Umarım beğenirsin kitaplarını:) Özellikle Sahilde Kafka da oku ama :)
Deletesıkı bir yazarı okuyorsun işte :)
ReplyDeleteGerçekten öyle :) Olmayacağını bildiğim şeylere dahi inandırıyor beni :)
DeleteMurakami konusunda hala eksiye dönük bir algım var , okuduğum kitaplarını anlamak konusunda sıkıntı yaşadığımı düşünüyorum , yine de çıkan yeni kitaplarına bakmaktan kendimi alamıyorum...
ReplyDeleteBende kendimi alamaıyorum, okumadan duramıyorum :)
Deletebu kitabı çok görüyor ve merak ediyorum. Sanırım artık alma zamanım gelmiş. Teşekkürler:))
ReplyDelete:) Yorumun için ben teşekkür ederim. Umarım sende beğenirsin kitabı :)
DeleteThis comment has been removed by the author.
ReplyDelete:) O zaman okuduktan sonraki yorumunu da merak ediyorum :) Umarım beğenirsin :)
Deleteİsimler çok ilginç. Karakterlerden birinin eşcinsel olması,konusu ve kurgusu da güzele benziyor. Alıntıları da çok beğendim. Okuma listeme kesin ekliyorum. Ellerinize sağlık :)
ReplyDeletebu yazarı hiç okumadım hangi kitabından başlamalıyım?
ReplyDeletebenim en sevdiğim Murakami kitabı Sahilde Kafka. Biraz kalın olsa da akıcı olduğunu düşünüyorum :) İlk olarak Sahilde Kafka olabilir. Sevgiler.
Delete