Kaçış, Scott Sıgler üçlemesinin ikinci kitabı ve benin Uyanış isimli ilk kitabından sonra uzun bir ara verdiğim kitaplardan. Üçlemenin ilk kitabı olan Uyanış'ı 2018'in Temmuz ayında okumuş ve blogumda yer vermiştim. Aylar sonra serinin ikinci kitabını okumaya başardım ve sizlerle paylaşmak istedim. Uyanış kesinlikle kötü bir kitap değildi ancak mutlaka okuyun diyebileceğim bir hikayeye de sahip değil. Ancak serinin ilk iki kitabını birlikte aldığım için serinin ikinci kitabını da okudum ve sizlerle paylaşmak istedim.
Go Kitap tarafından çıkartılan kitapların tasarımını seviyorum bu aralar. Bu seride Go Kitap tarafından çıkartılan bir seri ve ilk okumaya karar verdiğimde kapak tasarımının ve mıknatıslı kapaklarının etkisinin çok olduğunu söylemeliyim. Ancak iki kitabı birlikte almama rağmen ikinci kitap olan Kaçış mıknatıslı kapaklara sahip değildi. Bu durum benim için çok önemli olmasa da nedenini merak ediyorum açıkçası.
Kaçış Konusu
Em ve lideri olduğu yaklaşık 150 kişilik gurupla birlikte geldikleri gezegende sırlarla dolu bir yaşama başlarlar. Bedenlerini isteyen yetişkinler çok geride kalmıştır ve yeni dünyalarında yavaş yavaş keşiflere başlarlar.
Yaşamayı düşündükleri kentin gizemleri ve onları bekleyen tehlikelerle mücadele etmek için çok zamanları yoktur. Çok geçmeden yeni dünyalarının sadece onlara ait olmadığını ve yetişkinlerin düşündükleri gibi çok da uzakta olmadığı gerçeği ile yüzleşirler. Açlık ve bundan doğan korku kendi aralarındaki çatışmaları hatta ihanetleri beraberinde getirir. Alınlarındaki sembollerin anlamlarının çözümüyle birlikte ise Em ve liderliği konusunda kötü günlerin başlangıcı olacaktır.
Benim Yorumum
Kaçış, biraz ön yargılarla başladığım kitaplardan biri. Bunun nedeni elbette ilk kitapta sevmek ve sevmemek arasında kalmam. Kaçış'ı serinin ilk kitabına göre daha kısa sürede daha istekli okuduğumu söylemeliyim. İlk kitabı okuduktan yaklaşık altı ay sonra elime bu kitabı aldım ve açıkçası okumak konusunda çok da istekli değildim. Ancak okumaya başladığımda her konuda daha anlaşılır olan bir hikaye beni bekliyordu. Mesela hikayenin anlatıcısı da olan
Em için egoistliğin tavan yaptığı bir karakter olduğunu söylemiştim. Bu kitapta ise daha olgun ve liderliğin anlamını anlamış olan bir karakter okudum. Serinin olmazsa olmazları O'Malley, Bishop, Spingate, Gaston, Aramovsky bu kitapta çok daha anlaşılır karakterlerdi. Aralarındaki güç kavgaları, içlerindeki ihanetler, aşkları, dostlukları ve birbirleriyle olan ilişkileri daha iyi bir şekilde sunulmuştu okuyucuya.
Özellikle iki farklı ırkın korkuyla başlayan dostlukları benin için en etkileyici kısımlarından biriydi. Birbirlerinin dillerini dahi bilmeyen iki ırkın savaşlarını, korkularını ve birlikte yaşama çabalarını böylesine ayrıntılı okuma durumunu sevdim.
Kaçış, cevabını aradığım bir çok sorumun cevabını da bana verdi. Ama yeni yeni bir çok soruda oluştu kafamda. Serinin üçüncü kitabı olan Kurtuluş bu sorulara cevap verecektir elbette ancak Kurtuluş alıp okumak isteyeceğim kitaplardan biri olur mu pek emin değilim. Üçüncü kitap için sabırsızlandığım söylenemez.
Bol kitaplı günler olsun...
Go Kitap tarafından çıkartılan kitapların tasarımını seviyorum bu aralar. Bu seride Go Kitap tarafından çıkartılan bir seri ve ilk okumaya karar verdiğimde kapak tasarımının ve mıknatıslı kapaklarının etkisinin çok olduğunu söylemeliyim. Ancak iki kitabı birlikte almama rağmen ikinci kitap olan Kaçış mıknatıslı kapaklara sahip değildi. Bu durum benim için çok önemli olmasa da nedenini merak ediyorum açıkçası.
Kaçış Konusu
Em ve lideri olduğu yaklaşık 150 kişilik gurupla birlikte geldikleri gezegende sırlarla dolu bir yaşama başlarlar. Bedenlerini isteyen yetişkinler çok geride kalmıştır ve yeni dünyalarında yavaş yavaş keşiflere başlarlar.
Yaşamayı düşündükleri kentin gizemleri ve onları bekleyen tehlikelerle mücadele etmek için çok zamanları yoktur. Çok geçmeden yeni dünyalarının sadece onlara ait olmadığını ve yetişkinlerin düşündükleri gibi çok da uzakta olmadığı gerçeği ile yüzleşirler. Açlık ve bundan doğan korku kendi aralarındaki çatışmaları hatta ihanetleri beraberinde getirir. Alınlarındaki sembollerin anlamlarının çözümüyle birlikte ise Em ve liderliği konusunda kötü günlerin başlangıcı olacaktır.
''Kemiğe gelmemiş,'' dedi Bishop. Yüzümü tutarak yüzüme bakmamı sağladı. '' Yaranı sararak zamanımız yok. Seni mekiğe götürene kadar güçlü ol. Güçlü ve sessiz. Rüzgar ol.''
''O'Malley sahneye yaklaştı; kulağıma fısıldamaya geliyordu. Avucumu göstererek elimi ona doğru kaldırdım. Olduğu yerde durdu.''Zahmet etme,'' dedim. ''Böyle yapacağız.''
''Mucize diye bir şey yok. Kendi kaderimizi kendimiz yazarız.''
Benim Yorumum
Kaçış, biraz ön yargılarla başladığım kitaplardan biri. Bunun nedeni elbette ilk kitapta sevmek ve sevmemek arasında kalmam. Kaçış'ı serinin ilk kitabına göre daha kısa sürede daha istekli okuduğumu söylemeliyim. İlk kitabı okuduktan yaklaşık altı ay sonra elime bu kitabı aldım ve açıkçası okumak konusunda çok da istekli değildim. Ancak okumaya başladığımda her konuda daha anlaşılır olan bir hikaye beni bekliyordu. Mesela hikayenin anlatıcısı da olan
Em için egoistliğin tavan yaptığı bir karakter olduğunu söylemiştim. Bu kitapta ise daha olgun ve liderliğin anlamını anlamış olan bir karakter okudum. Serinin olmazsa olmazları O'Malley, Bishop, Spingate, Gaston, Aramovsky bu kitapta çok daha anlaşılır karakterlerdi. Aralarındaki güç kavgaları, içlerindeki ihanetler, aşkları, dostlukları ve birbirleriyle olan ilişkileri daha iyi bir şekilde sunulmuştu okuyucuya.
Özellikle iki farklı ırkın korkuyla başlayan dostlukları benin için en etkileyici kısımlarından biriydi. Birbirlerinin dillerini dahi bilmeyen iki ırkın savaşlarını, korkularını ve birlikte yaşama çabalarını böylesine ayrıntılı okuma durumunu sevdim.
Kaçış, cevabını aradığım bir çok sorumun cevabını da bana verdi. Ama yeni yeni bir çok soruda oluştu kafamda. Serinin üçüncü kitabı olan Kurtuluş bu sorulara cevap verecektir elbette ancak Kurtuluş alıp okumak isteyeceğim kitaplardan biri olur mu pek emin değilim. Üçüncü kitap için sabırsızlandığım söylenemez.
Bol kitaplı günler olsun...