Satranç - Stefan Zweıg
Sunday, November 06, 2016
Satranç yazarı Stefan Zweıg tarafından 1942 yılında yayınlanmıştır ve yazarın son yapıtı olma nedeniyle bir veda olarak kabul edilmiş, en önemli eseridir.
Bilindiği gibi Stefan Zweıg 1938 ve 1941 yılları arasında sürgün edilmiş, bu nedenle Brezilya da yaşamaya başlamıştır. Sürgün edilmeden önce kitaplarının yasaklanacağını ve yakılıp yok edilebileceğini kimse tahmin dahi etmemiştir. Hitler döneminde Almanya aleyhine hiç bir davranışta bulunmamıştır. Ancak buna rağmen 1933 tarihinde kitapları yok edilmiştir. Ülkeyi terk etmek istememesine rağmen, gitmek zorunda kalmıştır. Satranç bu süre içerisinde yazılmıştır ve yazar bu kitabı yazdıktan kısa bir süre sonra yani 22 Şubat 1942 tarihinde eşiyle birlikte intihar etmiştir.
Satranç uzun öykü denildiğinde, en önemli eserlerden biri olarak kabul edilir. Hiç kuşkusuz bunun bir çok nedeni vardır. Nedenlerinden biri kitabı yazdıktan kısa süre sonra intihar etmiş olması ve yazarın son öyküsü olan satranç ile aslında veda ettiğinin kabul ediliyor olmasıdır. Bununla birlikte satranç üç karakterin ön plana çıktığı bir hikayedir. Olaylar satranç oyunu etrafında dönüyor gibi gözükse de aslında bu iki karakter (Mirko Czentovic ve Dr B.) Hitleri ve çökmekte olan Avrupayı temsil etmektedir.
Mirko Czentovic sadece onyedi yaşındayken santranç ödülleri kazanmış, On sekizine geldiğinde Macaristan şampiyonu olmuştur. Yirmi yaşında ise Dünya şampiyonu olarak adını duyurmayı başarmıştır. Bu özel yeteneğinin dışında ise her şeyde kötüdür. Çocukluğundan itibaren anlama güçlüğü çekmektedir. Yaratıcılıktan tamamen uzaktır ve en basit konularda bile başarısın olmaktadır. Öyle ki konuşmak, bir cümle kurabilmek bile onun için zordur. Bu nedenle çevresinde insanlar varken konuşmamakta, bir şey sorulduğunda dahi cevap vermekten kaçınmaktadır. Bilgisizliğine rağmen insanların düşüncelerine önem vermeyen ve onları küçük gören bir yapıya sahiptir.
Mirko Czentovic bu özellikleriyle Hitleri temsil etmektedir.
Dr B. ise Gestapo tarafından rakipleri ile ilgi her şeyi anlatması için lüks bir otel odasında hapis tutulan bir adam olarak çıkıyor karşımıza.
Dr B. yaşadığı bu zorlu günlerle birlikte Satrançla tanışıyor. Zar zor çaldığı bir Satranç kitabı çıkış kapısı oluyor. Karşısında bir rakip, önünde bir satranç tahtası olmamasına rağmen, aslına sadece kendisine karşı oynayan bir karaktere bürünmüş olarak karşımıza çıkıyor. Dr B. bu haliyle yok olan Avrupayı temsil ediyor. Aynı zaman da yazar Stefan Zweıg'ın kendisini yansıttığı bir karakter olduğu da biliniyor.
Mirko Czentovic ve Dr B. bir gemide satranç maçında rakip olarak karşı karşıya geliyorlar. Bir tarafta dünya satranç şampiyonu diğer tarafta ise kimsenin tanımadığı gizemli bir yolcu ve onlardan gözlerini ayıramayan diğer yolcular.
Önemli karakterlerden bir diğerinin ise ismi hiç verilmemektedir. Mirko Czentovic ile maç yapmak istemektedir ve öykünün de anlatıcısıdır. Ancak karakterin üzerinde baştan sona bir gizem vardır.
Satranç, bir satranç maçının heyecanına kapılıp okunabilecek kusursuz bir eserdir. Bununla birlikte anlattığı dönemi karakterlerin üzerinden iyi bir şekilde analiz etmiş olmasıyla da dikkat çekmektedir. Hiç kuşkusuz yazarın hayatında da eser önemli bir yere sahip olmuştur. Sadece 71 sayfa olmasına rağmen mutlaka okunması gereken dev bir eserdir.
Bilindiği gibi Stefan Zweıg 1938 ve 1941 yılları arasında sürgün edilmiş, bu nedenle Brezilya da yaşamaya başlamıştır. Sürgün edilmeden önce kitaplarının yasaklanacağını ve yakılıp yok edilebileceğini kimse tahmin dahi etmemiştir. Hitler döneminde Almanya aleyhine hiç bir davranışta bulunmamıştır. Ancak buna rağmen 1933 tarihinde kitapları yok edilmiştir. Ülkeyi terk etmek istememesine rağmen, gitmek zorunda kalmıştır. Satranç bu süre içerisinde yazılmıştır ve yazar bu kitabı yazdıktan kısa bir süre sonra yani 22 Şubat 1942 tarihinde eşiyle birlikte intihar etmiştir.
Satranç uzun öykü denildiğinde, en önemli eserlerden biri olarak kabul edilir. Hiç kuşkusuz bunun bir çok nedeni vardır. Nedenlerinden biri kitabı yazdıktan kısa süre sonra intihar etmiş olması ve yazarın son öyküsü olan satranç ile aslında veda ettiğinin kabul ediliyor olmasıdır. Bununla birlikte satranç üç karakterin ön plana çıktığı bir hikayedir. Olaylar satranç oyunu etrafında dönüyor gibi gözükse de aslında bu iki karakter (Mirko Czentovic ve Dr B.) Hitleri ve çökmekte olan Avrupayı temsil etmektedir.
Mirko Czentovic sadece onyedi yaşındayken santranç ödülleri kazanmış, On sekizine geldiğinde Macaristan şampiyonu olmuştur. Yirmi yaşında ise Dünya şampiyonu olarak adını duyurmayı başarmıştır. Bu özel yeteneğinin dışında ise her şeyde kötüdür. Çocukluğundan itibaren anlama güçlüğü çekmektedir. Yaratıcılıktan tamamen uzaktır ve en basit konularda bile başarısın olmaktadır. Öyle ki konuşmak, bir cümle kurabilmek bile onun için zordur. Bu nedenle çevresinde insanlar varken konuşmamakta, bir şey sorulduğunda dahi cevap vermekten kaçınmaktadır. Bilgisizliğine rağmen insanların düşüncelerine önem vermeyen ve onları küçük gören bir yapıya sahiptir.
''her anlamda evrensel bir kültürsüzlük içindeydi.''
''Ama böyle hızla gelen bir ün, böyle boş bir kafayı nasıl sersemletmez ki?''
Mirko Czentovic bu özellikleriyle Hitleri temsil etmektedir.
Dr B. ise Gestapo tarafından rakipleri ile ilgi her şeyi anlatması için lüks bir otel odasında hapis tutulan bir adam olarak çıkıyor karşımıza.
''Elimden her nesneyi almışlardı, zamanı bilmeyeyim diye saati, yazı yazamayayım diye kalemi, bileklerimi kesemeyeyim diye bıçağı; sigara gibi en ufak bir sakinleştirici bile benden esirgendi. Tek bir söz söylemesine ve tek bir soruyu yanıtlamasına izin verilmeyen gardiyandan başka bir insan yüzü görmedim, bir insan sesi duymadım; göz, kulak, bütün duyular sabahtan geceye, geceden sabaha kadar en ufak bir besin almıyordu, insan kendi kendisiyle, kendi bedeniyle ve masa, yatak, pencere, leğen gibi dört-beş dilsiz nesneyle çaresizlik içinde tek başına kalıyordu, suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta.''
Dr B. yaşadığı bu zorlu günlerle birlikte Satrançla tanışıyor. Zar zor çaldığı bir Satranç kitabı çıkış kapısı oluyor. Karşısında bir rakip, önünde bir satranç tahtası olmamasına rağmen, aslına sadece kendisine karşı oynayan bir karaktere bürünmüş olarak karşımıza çıkıyor. Dr B. bu haliyle yok olan Avrupayı temsil ediyor. Aynı zaman da yazar Stefan Zweıg'ın kendisini yansıttığı bir karakter olduğu da biliniyor.
Mirko Czentovic ve Dr B. bir gemide satranç maçında rakip olarak karşı karşıya geliyorlar. Bir tarafta dünya satranç şampiyonu diğer tarafta ise kimsenin tanımadığı gizemli bir yolcu ve onlardan gözlerini ayıramayan diğer yolcular.
Önemli karakterlerden bir diğerinin ise ismi hiç verilmemektedir. Mirko Czentovic ile maç yapmak istemektedir ve öykünün de anlatıcısıdır. Ancak karakterin üzerinde baştan sona bir gizem vardır.
Satranç, bir satranç maçının heyecanına kapılıp okunabilecek kusursuz bir eserdir. Bununla birlikte anlattığı dönemi karakterlerin üzerinden iyi bir şekilde analiz etmiş olmasıyla da dikkat çekmektedir. Hiç kuşkusuz yazarın hayatında da eser önemli bir yere sahip olmuştur. Sadece 71 sayfa olmasına rağmen mutlaka okunması gereken dev bir eserdir.
19 comments
Ben de güncel kitapları okumak yerine eski eserleri mi keşfetsem acaba
ReplyDeleteBen bu aralar baya sardım eski kitaplara :) Nasıl bitiyor anlamıyorum gerçekten :)
DeleteKitabı bu gün aldım sayende. Umarım beğenirim
DeleteUmarım beğenirsin yorumunu merakla bekliyorum o zaman :) Son olarak bence beğeneceksin :)
DeleteBen çok sevmiştim bunu. hatta bloguma yazmıştım
ReplyDeleteO zaman gelip bir bakıyım :) Gerçekten çok güzel ve bir o kadar da önemli bir eser satranç:)
DeleteEn sevdiğim Zweig romanıdır:)
ReplyDeleteBir çok kişi içinde öyle sanırım :)
Deletemuhteşem bir kitap.. yazarın ruh çözümlemeleri çok başarılı gerçekten.. :)
ReplyDeletegerçekten öyle :) etkilenmemek mümkün değil.
Deletebu kitap serisi süper ya borges seçimleri. papini oku mutlaka bu seriden :)
ReplyDeleteTamamını okumayı düşünüyorum :) Öyle çok sevdim ki. nasıl bitti anlamadım :)
DeleteZweig'la tanışma kitabımdı nitekim sonra da bırakamadım zaten, ne zaman okuyamama durumuna düşsem Zweig imdadıma yetişir oldu, senin de sevmene mutlu oldum :)
ReplyDeleteGerçekten beklentilerimin üzerindeydi :) Zaten etkileneceğimi bilerek okumaya başlamıştım :)
DeleteZweig çok sevdiğim bir yazar, Yakan Sır diye bir öykü kitabını okumuştum, çok güzeldi, Satranç da uzun zamandır listemde, şimdi yazınızı okuyunca biran önce okumak istedim, sevgiler:)
ReplyDelete:) en kısa zaman da okuyun mutlaka, listenizin başına alın hatta :)
DeleteBen de diğer eserlerini en yakın zaman da okumak istiyorum :)
Mükemmel bir kitaptı bu ya, Zweig'ın diğer kitapları da öyle kesinlikle öneririm. Bunu da görünce ikinci kez okuyasım geldi. ^-^
ReplyDeleteDiğer kitaplarını da en kısa zaman da okumayı düşünüyorum. :) Biraz zaman geçince bende tekrar okuyacağım sanırım :)
DeleteDiğer kitaplarını da yakın zaman da okuyacağım. Elimde iki kitabı daha var ama üst üste okumak istemiyorum :)
ReplyDelete