Kitap, Momo isminde 12 yaşlarında bir kızın ve arkadaşlarının macera dolu hikayesini anlatıyor. Ufak tefek yapısı, simsiyah tarak görmemiş saçları, kocaman simsiyah gözleri, yalın ayak gezmekten kapkara olmuş ayakları, bir sürü cebi olan erkek ceketi ve topuklarına kadar gelen yamalı eteği Momo'yu diğerlerinden farklı kılıyor. Momo birden ortaya çıkıveriyor ve eski bir tiyatroda tek başına, çevresindeki insanların yardımıyla ve sokakta bulduğu eşyalarla kurduğu küçük dünyasında yaşamaya başlıyor. Çevresinde, çok iyi bir dinleyici olması nedeniyle çok seviliyor. Bir sıkıntısı veya bir derdi olan Momo'nun yaşadığı yıkık, dökük tiyatronun yolunu tutuyor ve ''Git bir Momoya uğra!'' deyimi de bu şekilde oluşuyor. Yaptığı en iyi şey dinlemek olan Momo, onları dinlerken akıl vermek yerine doğru olanı bulmalarına, kendilerini sorgulamalarına zaman tanıyor. Dostları ve arkadaşları zaman kaygısı taşımadan, en güzel oyunları Momo'nun yanında oynayarak, keyifle geçiriyorlar günlerini.
Her şey Momo ve arkadaşları için çok güzel giderken kentin üzerine düşen bir gölge gibi ''Duman Adamlar'' ortaya çıkıyor. Soğuk, gri renkli insan görünümlü bu yaratıklar, zaman tasarrufu adı altında insanların zamanlarını adeta satın alıyorlar. İnsanlar daha fazla çalışmaya başlıyor ve geriye kalan her şey önemini yitiriyor. Yaptıkları hiç bir işten zevk almayan, aileleri, değerleri, arkadaşları yavaş yavaş önemsizleşen ve tek amaçları zaman tasarrufu yapmak ve daha fazla kazanmak isteyen insan toplulukları ortaya çıkıyor.
Duman Adamlar tüm şehri etkileri altına alsalar da çocukları etkilemenin bir yolunu bulamıyorlar. Ailelerin çocuklarının eline tutuşturdukları oyuncaklarda önemini yitirmeye başladığında çocuklar Momo'nun yaşadığı tiyatronun yolunu tutuyorlar ve bu durum en çok Duman Adamları rahatsız ediyor. Momo ve arkadaşları Duman Adamların varlığını tüm kente göstermeye çalışsa da, tek amaçları zaman tasarrufu yapmak olan bu insanlar onların varlığını ne görüyor, nede duyuyorlar. Momo, koltuğunun altına aldığı kaplumbağa Kassiopeia ve Hora Ustayla Duman Adamların karşısına tek başına çıkmak zorunda kalıyor.
''Daha çok para kazanıp, daha çok harcıyorlardı. Fakat yüzleri asıktı, yorgun ve keyifsizdiler, gözleri dostça bakmıyordu.''
''Oysa zaman yaşamın kendisiydi. Ve yaşamın yeri yürekti. İnsanlar zamandan tasarruf ettikçe, zaman azalıyordu.''
BENİM YORUMUM
Sembolik görünümünün altında gerçeklerin yattığı bir hikaye Momo. Sıra dışı, masalsı ve akıcı anlatımı ve kurgusuyla okuması rahat kitaplardan. Bittiğinde uzun uzun düşündürüyor ve bir o kadar da üzüyor. 1973 yılında yazılmış aslında ama bugünün yazılmış olduğu hissini veriyor. Masal değip geçmeyin yetişkinlere uyanın demek için, gerçekleri yüzümüze yüzümüze vurmak için yazılmış sanki.
Kitabın ana teması zaman. Bir şekilde yitirilen, hayatın yoğunluğu içerisinde değişime uğrayan, kaybedilen değerler o kadar güzel anlatılmış ki. Zamanı olmadığı için oğlu tarafından huzur evine bırakılmış bir anne, çocuklarının ayak altında dolaşmalarını engellemek için yuvalara yerleştirilen çocuklar var. Bu yuvalardan ''çocuk depoları'' diye bahsediliyor. Düşününce ne kadar doğru, ne kadar gerçek geliyor. Çocuklarımız için bir sürü aldığımız oyuncaklar ''en küçük ayrıntılarına kadar öyle ince düşünülerek yapılmışlardı ki çocukların hayal kurmalarını gerektiren bir yanları kalmamıştı.'' diyor.
Günümüzde de tüketim çılgınlığı diye bir şey var ya. Daha iyisini daha güzelini alabilmek için çalışıyoruz. Momo'ya gönderilen oyuncak bebek Bibikız gibi ''Bana sahip olduğun için herkes seni kıskanacak.'' kafasıyla ortalarda dolaşıyoruz. Teknolojiyle birlikte günlük yaşam telaşı içinde hep daha hızlı yaşıyor, yine de yetinemiyoruz. Bu uğurda değerlerimizi kaybediyor, bencilleşiyoruz. Birbirimizi dinlemiyoruz çünkü gerek duymuyoruz. Saatlerce çalışıyor, üstelik bunu sevdiklerimizi geleceği için yaptığımıza kendimizi inandırıyoruz. İnsanlar robotlaşmış, çocukların mutlulukları esir alınmış. Hayal etmeyi unutup, kendimiz dahil kimseye ayıracak vaktimiz yok. İşte bu kitapta eleştiri tüm bunlara. Momo her biriyle tek tek yüzleştiriyor. Bize zamanın önemini hatırlatıyor. Dünyayı çocuklar ve çocuk kalanlar kurtaracak gibi gözüküyor. Bu kitap için zaman hırsızlarına karşı verilen bir mücadele, her şeye karşı yapılan bir sistem eleştirisi diyebiliriz.
Sakın ola çocuk kitabı diye geçiştirmeyin. Bana göre asıl yetişkinler tarafından okunması gerekiyor. Birde anneyseniz yada baba hemen okumaya başlayın derim. Küçük Prens, Martı, Simyacı, Küçük Kara Balık nasıl çocuk kitablarıysa Momo da öyle bir çocuk kitabı. Eminim pişman olmayacaksınız. Hatta tadı damağınızda kalacak. Sizde benim gibi mutlaka kütüphanemde olması gereken kitaplardan biriymiş derseniz şaşırmam.
''Günlük yaşam içinde çok büyük bir sır vardır. Herkesin bunda bir payı bulunur ve herkes onu bilir, ama pek az kimse bu konuya kafa yorar. Çoğu kimse onu olduğu gibi benimser ve ona asla şaşırmaz. Bu büyük sır, ZAMANDIR.''