Serdar Özkan'ın ilk kitabı olan Kayıp Gül. Aslında çıkalı ve Türklerin Küçük Prensi'nin dünyayı büyülemesinden biraz zaman geçti. Küçük Prens diyorum ya bunu ben söylemiyorum dünyaca ünlü isimlerin benzetmeleri.
Daha önce blogum da Kayıp Gül romanlarından Aşkın Resmine yer vermiştim. Çok da beğenmiştim. Ancak bir seri kitaplarının birincisinden başlamamak nasıl bir hatadır. Aşkın Resmi kitabının kapağını, sayfalarını öyle çok beğenmiştim ki seri kitabı olup olmamasını umursamadan almıştım. Yani kısacası ben seriye tersten başladım sanırım.
Kayıp Gül romanlarının birincisi 40'ın üzerinde dile çevrilmiş ve ülkede basılmış bir kitap. Üstelik bu başarıyı ilk kitabında yakalamış bir yazar Serdar Özkan. Kitapları Küçük Prens, Martı gibi kitaplarla aynı seviyede yerini almıştı.
Türk kültürü, Yunan Mitolojisi, Yunus Emre, Meryam Ana, Sokrates, Küçük Prens, Nasrettin Hoca ve Güllerin dünyası hepsi ile birlikte bir yolculuğa çıktığınızı düşünün. Birde İstanbul ve Efes.
Kitabın konusundan da bahsetmem gerekirse Diana Öykü yazarı olmak isteyen ancak çevre baskısı ve etrafında edindiği şöhretini kaybetme korkusu ile Avukatlık okuyan bir genç kızdır. San Francisco da yaşamaktadır. Babasını küçükken kaybettiğini düşünerek büyümüştür. Ancak annesi rahatsızlanır ve yavaş yavaş bütün dünyası değişmeye başlar. Annesinin ölüme yaklaştığı günlerde, annesi Diana ya öldüğünde okuması için bir mektup verir. Bu süre için de babasının ölmediğini üstelik bir de ikiz kardeşi olduğunu öğrenir. Annesinin ölümünden sonra diana'nın artık ikiz kardeşini bulması ve birbirlerine sahip çıkmaları gerekmektedir. Ancak bu kararı almak kolay değil onun için. Elinde sadece ikiz kardeşi Mary'nin annesine yazdığı mektuplardan başka hiç bir şey yok. Bu mektuplar Daiana yı İstanbul'a kadar getiriyor. Mektuplar istanbul'da ise Daina yı Zeynep Hanım ile buluşturuyor. Mary'nın mektuplarında Zeynep Hanım'ın güllerle konuşabildiğini öğreniyor daina. Güllerle konuşabilmek ne kadar inandırıcı gelmese de, Kardeşini bulabileceği bir yol olduğunu düşünüyor ve güllerin dilini öğrenmek istiyor.
Güllerin dilini öğrenebiliyor mu okuyunca göreceksiniz artık. Ancak o gül bahçesinde güllerin birbirleri ile konuşmalarını seveceğinize eminim.
Bir de kitaptaki iki karakter daha var ki bunları da seveceksiniz. Bir falcı ve bir ressam olan Mathias. Birbirleri ile olan diyalogları ve Diana olan ilişkileri.
Mathias ile ilgili daha çok şey öğrenmek istiyorsanız daha önce blogum da yer verdiğim Aşkın Resmi'ne bir göz atın derim.
205 sayfa olan bu kitap bir çırpıda bitirilebilecek akıcılıkta.
Kayıp Gül romanlarını bir çok kişinin okuduğuna eminim ancak okumayanlar için bir hatırlatma olsun istedim.
Daha önce blogum da Kayıp Gül romanlarından Aşkın Resmine yer vermiştim. Çok da beğenmiştim. Ancak bir seri kitaplarının birincisinden başlamamak nasıl bir hatadır. Aşkın Resmi kitabının kapağını, sayfalarını öyle çok beğenmiştim ki seri kitabı olup olmamasını umursamadan almıştım. Yani kısacası ben seriye tersten başladım sanırım.
Kayıp Gül romanlarının birincisi 40'ın üzerinde dile çevrilmiş ve ülkede basılmış bir kitap. Üstelik bu başarıyı ilk kitabında yakalamış bir yazar Serdar Özkan. Kitapları Küçük Prens, Martı gibi kitaplarla aynı seviyede yerini almıştı.
Türk kültürü, Yunan Mitolojisi, Yunus Emre, Meryam Ana, Sokrates, Küçük Prens, Nasrettin Hoca ve Güllerin dünyası hepsi ile birlikte bir yolculuğa çıktığınızı düşünün. Birde İstanbul ve Efes.
Kitabın konusundan da bahsetmem gerekirse Diana Öykü yazarı olmak isteyen ancak çevre baskısı ve etrafında edindiği şöhretini kaybetme korkusu ile Avukatlık okuyan bir genç kızdır. San Francisco da yaşamaktadır. Babasını küçükken kaybettiğini düşünerek büyümüştür. Ancak annesi rahatsızlanır ve yavaş yavaş bütün dünyası değişmeye başlar. Annesinin ölüme yaklaştığı günlerde, annesi Diana ya öldüğünde okuması için bir mektup verir. Bu süre için de babasının ölmediğini üstelik bir de ikiz kardeşi olduğunu öğrenir. Annesinin ölümünden sonra diana'nın artık ikiz kardeşini bulması ve birbirlerine sahip çıkmaları gerekmektedir. Ancak bu kararı almak kolay değil onun için. Elinde sadece ikiz kardeşi Mary'nin annesine yazdığı mektuplardan başka hiç bir şey yok. Bu mektuplar Daiana yı İstanbul'a kadar getiriyor. Mektuplar istanbul'da ise Daina yı Zeynep Hanım ile buluşturuyor. Mary'nın mektuplarında Zeynep Hanım'ın güllerle konuşabildiğini öğreniyor daina. Güllerle konuşabilmek ne kadar inandırıcı gelmese de, Kardeşini bulabileceği bir yol olduğunu düşünüyor ve güllerin dilini öğrenmek istiyor.
Güllerin dilini öğrenebiliyor mu okuyunca göreceksiniz artık. Ancak o gül bahçesinde güllerin birbirleri ile konuşmalarını seveceğinize eminim.
Bir de kitaptaki iki karakter daha var ki bunları da seveceksiniz. Bir falcı ve bir ressam olan Mathias. Birbirleri ile olan diyalogları ve Diana olan ilişkileri.
Mathias ile ilgili daha çok şey öğrenmek istiyorsanız daha önce blogum da yer verdiğim Aşkın Resmi'ne bir göz atın derim.
''Üzgünüm dostum ama, sana tutkuyla bağlananlar bir gün seni terk edecekler. Çünkü onlar sana değil, kendi tutkularına tapıyorlar yalnızca. Ve bir gün gelecek, o tutkuları başka bir tanrıça bulacak. Senden daha güzel, daha güçlü bir tanrıça! İşte o zaman da sen unutulacaksın. Kendini onların övgüleriyle var ettiğin için de, unutulduğun zaman yok olup gideceksin.''
205 sayfa olan bu kitap bir çırpıda bitirilebilecek akıcılıkta.
Kayıp Gül romanlarını bir çok kişinin okuduğuna eminim ancak okumayanlar için bir hatırlatma olsun istedim.