Dargın Mutluluk, hediye gelen kitaplardan bana. Geçtiğimiz haftalarda elime ulaşmasına rağmen bu gün sizlerle paylaşabiliyorum. Bir çırpıda okudum diyemem. Yavaş yavaş, ara vere vere okudum. Araya başka kitaplar, başka hikayeler aldım ve bir iki bölüm ilerleye ilerleye bitirdim.
Güçlü bir kadının kendi içinde başarabileceklerinin hikayesi var bu kitapta. Hayatının farklı dönemlerinden kesitleri bir araya getirmiş ve bu kitabın içine sığdırmış gibi hissettirdi bana. Aceleye getirilmemiş, uzun süre beklenmiş ve en sonunda tamamdır oldu denmiş gibi
Çocukluğu, gençliği, öğretim hayatı, ailesi, dostları kısacası hayatına dair bir çok anıyı da paylaşıyor bizlerle. Sıcak, samimi, içten bir anlatım ve mektuplar, şiirler, denemeler derken bitiveriyor. Şiirler tüm bu hikayelerin merkeziydi bana göre. Kitabın içindeki her bir satır şiirleri daha güçlü bir hale getirmek içinmiş gibi hissettirdi. Benim ise en sevdiğim kısımlar sanırım Sahipsiz Mektuplar bölümleriydi.
Yeni bir kitapta görüşmek üzere...
Güçlü bir kadının kendi içinde başarabileceklerinin hikayesi var bu kitapta. Hayatının farklı dönemlerinden kesitleri bir araya getirmiş ve bu kitabın içine sığdırmış gibi hissettirdi bana. Aceleye getirilmemiş, uzun süre beklenmiş ve en sonunda tamamdır oldu denmiş gibi
Çocukluğu, gençliği, öğretim hayatı, ailesi, dostları kısacası hayatına dair bir çok anıyı da paylaşıyor bizlerle. Sıcak, samimi, içten bir anlatım ve mektuplar, şiirler, denemeler derken bitiveriyor. Şiirler tüm bu hikayelerin merkeziydi bana göre. Kitabın içindeki her bir satır şiirleri daha güçlü bir hale getirmek içinmiş gibi hissettirdi. Benim ise en sevdiğim kısımlar sanırım Sahipsiz Mektuplar bölümleriydi.
''Bazen bir karar verebilme cesaretini gösterememektir yaşamak ya da bir uçurum kıyısında kendini seyredip nereye yuvarlandığını görememektir. Yahut ellerini duaya açtığında avuçlarının titreyerek sarhoşluğundan utanmasıdır yaşamak...''
''Neden ruhum hep imlâ uyuşmazlığı yaşıyor?'' sorusu yıllarca zihnime çengel atmıştı. Öyle ansızın bir gece rüyamda malum olmadı, ''Evreka! Evreka!'' diyerek şafak doğunca avazım çıkamadı. Vuslata dem tutan yalnızlıkla yoğrula yoğrula anladım hakikati.''
''Gökyüzü o kadar hüzünlü ki bugünlerde; güneş sanki küsmüş, kuşlar cıvıldamıyor, çiçekler solmuş perişan, esmiyor rüzgâr bile. Yer gök sanki insanoğlunu görememenin telaşıyla pek kederli. Sanırlar ki insanların nesli tükenmek üzere ve dertlenirler biz kime hizmet edeceğiz diye.''
Yeni bir kitapta görüşmek üzere...