Albert Camus ve Yabancı
Thursday, November 10, 2016
Albert Camus tarafından 1942 yılında yayınlanan Yabancı, yazarın en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilmektedir. 1957 senesinde Nobel Edebiyat Ödülü'nü alan yazar, 20.yy Fransa'sında önemli bir yere sahip olduğu gibi edebiyat alanında günümüzün de en önemli aydınlarından biridir. 1960 yılında geçirdiği bir trafik kazası sonucu hayatını kaybetmiştir.
Albert Camus, Yabancı da savunduğu akımı okuyucuya en iyi şekilde aktarmayı başarmıştır. Okuyucu bu kitabı okuduktan sonra yaşamış olduğu hayatı sorgulamaya başlayacak ve bir çok şey anlamsız gelmeye başlayacaktır. Yabancı Fransızca'dan dilimize çevrilmiştir.
Etkileyici bir girişle başlayan hikaye ilk sayfadan itibaren kitabın sizi içine almasını sağlamaktadır.
Yabancı, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde olaylar annesinin ölümünün ardından şekillenmeye başlar. Meursault annesinin ölüm haberi ile cenazesinin bulunduğu huzurevine gider. Annesini belki son bir defa görmesi, cenazenin başında beklemesi, mezarlıkta gömüldüğü ana tanıklık etmesi gerekmektedir.
Maursault bu ölüm haberiyle yeterince sarsılmamıştır aslında. Gözyaşı dökmemiş, üzüldüğünü belirten tepkiler vermemiştir. Annesini son bir defa görmeye gerek duymamıştır ve bu soğuk kanlılığı çevresindeki insanların dikkatini çekmiştir. Yaşaması gereken bu yas dönemini ardından gelen günlerde de yaşamamıştır. Annesinin ölümünün ertesi günü sevgilisiyle birlikte komedi filmi izlemiştir. Denize gitmiştir ve hatta beraber olmuştur. Annesinin ölümüyle geçen bu süre içerisinde düşündüğü tek şey bir suçu olmadığıdır.
İkinci bölüm ise tutuklandığı ve yargılandığı günleri anlatmaktadır. Komşusu Raymond'un Arap sevgilisine tuzak kurmasına yardım etmiştir. Bu durum üzerine sevgilisinin ağabeyleri tarafından komşusu Raymond takip edilmeye başlanmıştır. Takip edildiklerini anlamalarına rağmen Maursault, sevgilisi ve komşusu Raymond deniz kıyısında bir arkadaşlarının evine gittiği sırada takip edildikleri ağabeylerle tartışmaya başlarlar. Komşusu Raymond yaralanır. Maursault tek başına kalmak için dışarı çıktığında tekrar karşılaşırlar. Maursault, Raymond'dan aldığı tabancayla adamı vurur. Öldüğünü bilmesine rağmen üç defa daha ateşler tabancasını. Maursault tutuklanmıştır ve yargılama süreci başlamıştır. Kitabın sonrasında bu süreç en ince ayrıntısına kadar anlatılmaktadır.
Maursault her ne kadar bir Arabı öldürdüğü için yargılanıyor gibi gözükse de aynı zaman da annesinin ölümüne olması gerektiği gibi üzülmediği, ertesi gün denize ve komedi filmine gittiği için, sevgilisiyle beraber olduğu için de yargılanmaktadır. Maursault sadece annesinin ölümünde değil sevgilisiyle olan ilişkisinde, kurduğu dostluklarda umursamaz tavrını devam ettirmektedir. Sevgilisi evlenmek istediğinde sen nasıl istersen, benim için fark etmez gibi cevaplar vermiştir. Raymond arkadaş olmak istediğinde de aynı tepkiyi vermiştir.
Mahkeme süreci boyunca, savcının mahkumu insanlık dışı bulması, annesinin ölümüne kayıtsız kalması, gibi bir çok nedenden dolayı Maursault yargılanmıştır. Aslında kendi gibi olduğundan, istediği gibi davrandığından ve toplumun istediği gibi yaşamadığından, beklentilere, çevreye, kendisine yabancılaştığı ve kabullendiği için yargılanmaktadır. Ağlamadığı için, kendisini yerden yere vurmadığı için, üzülmüyor gibi gözüktüğü için, herkes gibi davranmadığı için yargılanmaktadır. Bir bireyin toplum tarafından acımasızca yargılanışını ve bu bireyin kendisini sorgulayışına tanık oluyoruz.
Kitabının tamamında baş karakterin yaşadığı dünyaya aslında nasılda yabancı olduğu görülüyor. Kitabın ilk cümlesinde bu durum fark edilmeye başlanıyor. Kahramanın bakış açısıyla yazılan Yabancı kahramanı daha iyi gözlemlemenize ve onu anlamanıza neden oluyor. Kitabın sonunda yer alan papaz ile konuşmalarında ise belki de kendisini yargıladığı düşüncelere yer veriliyor.
İdam cezasına çarptırıldığında ise umursamaz, kabullenmiş ve kendisini dış dünyaya tamamen kapatmış olan Maursault, ölümü yaşamın bir parçası olarak kabul etse de ölmek istemediğini düşünmeye başlamıştır ve bu durum farkındalığını arttırmıştır.
Hikaye de mekan olarak sahil, ev, huzur evi, hapishane önemli yer kaplamakla birlikte mahkeme en önemli mekan sayılabilir. Bunun kuşkusun en önemli sebebi kahramanın kendisini sorgulamaya başlaması ve buradaki savcıların aslında halkı temsil ediyor olmalarıdır.
Kitabın bendeki baskısı Can Yayınlarına ait ve çevirisi Samih Tiryakioğlu tarafından yapılmıştır. Can Yayınlarının elimdeki baskısı diğer basımlara veya eski basımlarına göre çok daha fazla dikkat çekmektedir.
Albert Camus tarafından yazılmış olan Yabancı ile ilgili okuyanların yorumlarını beklerken okumayanlara ise bir an önce okumalarını tavsiye ediyorum. Bir önceki yazdığım Franz Kafka Dönüşüm hakkında yazdıklarıma buradan ulaşabilirsiniz.
Albert Camus, Yabancı da savunduğu akımı okuyucuya en iyi şekilde aktarmayı başarmıştır. Okuyucu bu kitabı okuduktan sonra yaşamış olduğu hayatı sorgulamaya başlayacak ve bir çok şey anlamsız gelmeye başlayacaktır. Yabancı Fransızca'dan dilimize çevrilmiştir.
Etkileyici bir girişle başlayan hikaye ilk sayfadan itibaren kitabın sizi içine almasını sağlamaktadır.
''Bugün annem öldü. Belki de dün, bilmiyorum. Bakımevi'nden bir telgraf aldım:Anneniz öldü. Cenazesi yarın kaldırılacak.''
Yabancı, iki bölümden oluşmaktadır. Birinci bölümde olaylar annesinin ölümünün ardından şekillenmeye başlar. Meursault annesinin ölüm haberi ile cenazesinin bulunduğu huzurevine gider. Annesini belki son bir defa görmesi, cenazenin başında beklemesi, mezarlıkta gömüldüğü ana tanıklık etmesi gerekmektedir.
Maursault bu ölüm haberiyle yeterince sarsılmamıştır aslında. Gözyaşı dökmemiş, üzüldüğünü belirten tepkiler vermemiştir. Annesini son bir defa görmeye gerek duymamıştır ve bu soğuk kanlılığı çevresindeki insanların dikkatini çekmiştir. Yaşaması gereken bu yas dönemini ardından gelen günlerde de yaşamamıştır. Annesinin ölümünün ertesi günü sevgilisiyle birlikte komedi filmi izlemiştir. Denize gitmiştir ve hatta beraber olmuştur. Annesinin ölümüyle geçen bu süre içerisinde düşündüğü tek şey bir suçu olmadığıdır.
''Bu benim suçum değil.''
İkinci bölüm ise tutuklandığı ve yargılandığı günleri anlatmaktadır. Komşusu Raymond'un Arap sevgilisine tuzak kurmasına yardım etmiştir. Bu durum üzerine sevgilisinin ağabeyleri tarafından komşusu Raymond takip edilmeye başlanmıştır. Takip edildiklerini anlamalarına rağmen Maursault, sevgilisi ve komşusu Raymond deniz kıyısında bir arkadaşlarının evine gittiği sırada takip edildikleri ağabeylerle tartışmaya başlarlar. Komşusu Raymond yaralanır. Maursault tek başına kalmak için dışarı çıktığında tekrar karşılaşırlar. Maursault, Raymond'dan aldığı tabancayla adamı vurur. Öldüğünü bilmesine rağmen üç defa daha ateşler tabancasını. Maursault tutuklanmıştır ve yargılama süreci başlamıştır. Kitabın sonrasında bu süreç en ince ayrıntısına kadar anlatılmaktadır.
Maursault her ne kadar bir Arabı öldürdüğü için yargılanıyor gibi gözükse de aynı zaman da annesinin ölümüne olması gerektiği gibi üzülmediği, ertesi gün denize ve komedi filmine gittiği için, sevgilisiyle beraber olduğu için de yargılanmaktadır. Maursault sadece annesinin ölümünde değil sevgilisiyle olan ilişkisinde, kurduğu dostluklarda umursamaz tavrını devam ettirmektedir. Sevgilisi evlenmek istediğinde sen nasıl istersen, benim için fark etmez gibi cevaplar vermiştir. Raymond arkadaş olmak istediğinde de aynı tepkiyi vermiştir.
Mahkeme süreci boyunca, savcının mahkumu insanlık dışı bulması, annesinin ölümüne kayıtsız kalması, gibi bir çok nedenden dolayı Maursault yargılanmıştır. Aslında kendi gibi olduğundan, istediği gibi davrandığından ve toplumun istediği gibi yaşamadığından, beklentilere, çevreye, kendisine yabancılaştığı ve kabullendiği için yargılanmaktadır. Ağlamadığı için, kendisini yerden yere vurmadığı için, üzülmüyor gibi gözüktüğü için, herkes gibi davranmadığı için yargılanmaktadır. Bir bireyin toplum tarafından acımasızca yargılanışını ve bu bireyin kendisini sorgulayışına tanık oluyoruz.
Kitabının tamamında baş karakterin yaşadığı dünyaya aslında nasılda yabancı olduğu görülüyor. Kitabın ilk cümlesinde bu durum fark edilmeye başlanıyor. Kahramanın bakış açısıyla yazılan Yabancı kahramanı daha iyi gözlemlemenize ve onu anlamanıza neden oluyor. Kitabın sonunda yer alan papaz ile konuşmalarında ise belki de kendisini yargıladığı düşüncelere yer veriliyor.
İdam cezasına çarptırıldığında ise umursamaz, kabullenmiş ve kendisini dış dünyaya tamamen kapatmış olan Maursault, ölümü yaşamın bir parçası olarak kabul etse de ölmek istemediğini düşünmeye başlamıştır ve bu durum farkındalığını arttırmıştır.
''O zaman şunu anladım ki, bir tek gün dışarıda yaşamış olan bir kimse, hiç zahmetsiz yüz sene hapiste kalabilir. Canının sıkılmaması için yeter derecede anıya sahip olmuştur artık. Bir bakıma faydalı bir şeydir bu.''
Hikaye de mekan olarak sahil, ev, huzur evi, hapishane önemli yer kaplamakla birlikte mahkeme en önemli mekan sayılabilir. Bunun kuşkusun en önemli sebebi kahramanın kendisini sorgulamaya başlaması ve buradaki savcıların aslında halkı temsil ediyor olmalarıdır.
Kitabın bendeki baskısı Can Yayınlarına ait ve çevirisi Samih Tiryakioğlu tarafından yapılmıştır. Can Yayınlarının elimdeki baskısı diğer basımlara veya eski basımlarına göre çok daha fazla dikkat çekmektedir.
''Fakat herkes bilir ki hayat, yaşamak zahmetine değmeyecek bir şeydir. Aslında otuz ya da yetmiş yaşında ölmenin önemli olmadığını bilmez değilim; çünkü her iki durumda da gayet doğal olarak başka erkeklerle başka kadınlar yine yaşayacaklar ve bu, binlerce yıldır devam edecek.''
Albert Camus tarafından yazılmış olan Yabancı ile ilgili okuyanların yorumlarını beklerken okumayanlara ise bir an önce okumalarını tavsiye ediyorum. Bir önceki yazdığım Franz Kafka Dönüşüm hakkında yazdıklarıma buradan ulaşabilirsiniz.
10 comments
Severek okuduğum kitaplar arasında... Kalemine sağlık... Sevgiler...
ReplyDeleteBende çok sevdim :) Yorumun için teşekkür ederim :)
DeleteÜniversite yıllarımda okumuştum. Çok güzel ve sarsıcı bir kitap. Okumak lazım. Paylaşım için teşekkürler.
ReplyDeleteYorumunuz için ben teşekkür ederim :) Çok geç kalmışım sanırım ben okumak için :)
DeleteYıllar önce Varlık Yayınlarında cümlelerin altını çizerek,notlar alarak okuduğum bir kitap. Çok severek okumuştum. Camus'un Veda'sı da ne güzeldir.
ReplyDeleteSevgiler.
Bende sizin gibi altını çizerek notlar alarak okudum :) Vedayı da en kısa zaman da okuyayım o zaman teşekkürler :)
Delete:) Beğenmene sevindim teşekkür ederim. :) Bende ilk defa yabancı ile yazarla tanıştım. Diğer kitaplarını da okumak istiyorum :)
ReplyDeleteYabancı'yı beğeneceğine eminim mutlaka okumalısın :)
Teşekkür ederim. Bende katılım için başvuru yapacağım :)
ReplyDeleteSanırım önce Franz Kafka'yı okuyacağım.
ReplyDeleteFranz Kafka'yı da okuyun ama yabancıyı da okuyun bence :)
Delete