Kardeşimin Hikayesi - Livaneli
Saturday, April 02, 2016Emekli olduktan sonra küçük bir kasabada yaşamaya başlayan emekli mühendis Ahmet Arslanın hikayesini okuyoruz. Sakin, sessiz ve kitaplarla dolu bir evde, insanlardan uzak bir şekilde hayatını devam ettiriyor.
Genç ve çekici bir kadın olan, Ahmetin de tanıdığı Arzunun bir cinayete kurban gitmesi üzerine kasabaya genç, güzel ve bir o kadar inatçı bir kız gazeteci, kasabadaki cinayet üzerine saygınlığını arttıracak bir haber yapmak üzere kasabaya geliyor. Bu konu ile ilgili haber değeri olan bir haber yapıp en kısa zaman da gazeteye geri dönmek zorunda. Bu cinayet sonucu Ahmet ile tanışan gazeteci. Onun farklı, ilginç bir kişiliğe sahip olduğunu düşünmeye başlıyor. İnsanlara dokunmadığı gibi kendisine dokunulmasına da hiç bir şekilde izin vermeyen, kıskançlık, nefret, korku, intikam, merhamet, gurur gibi duyguları olmayan bir adam. Egolarından tamamen arınmış biri.
Ahmet'in ikiz kardeşi Mehmet ile ilgili hikayeler anlatması üzerine gazeteci merakına yenik düşerek Ahmet ile daha fazla zaman geçirmeye başlıyor.
İkiz kardeşler gençliklerinde Rusya da yaşamaya başlıyorlar. Kardeşi Olga isminde bir kıza aşık oluyor. Bu aşk tahmine edebileceğimiz den çok daha büyük bir aşk. Mehmet tam Olga'ya kavuşacağını düşündüğü bir anda isim benzerliğinden dolayı kendisini hapishane de buluyor. Böyle yıllar geçiyor. Başına türlü felaketler geliyor. Mehmet'in nasıl hapishaneye düştüğü,kimin şikayet ettiği ve Olga'ya ne olduğu gibi cevapları kitabın sonunda öğreniyorsunuz. Bu olayların beni baya şaşırttığını söylemeliyim.
Kitabın sonunda Arzunun katili de ortaya çıkıyor ve katil de hiç tahmin etmediğim biri çıktı. Kitabın finali ise çok daha farklı bir son oluyor. Sonunu tabiki söylemeyeceğim ancak beklemediğim ve beni şaşırtan bir son oldu.
Kitabın anlatımı ise duru ve akıcıydı. Ahmet'in duygularından arınmış bir adam olması ve farklı bir karakteri olması ve Mehmet'in duyduğu aşk bu iki karaktere de hayran olmama sebep oldu. Hikayenin duru bir dille anlatılmasına rağmen, giderek karmaşık bir hal alması da romanı daha heyecanlı kıldı.
Daha önce blogum da yer verdiğim Konstantiniyye Oteli romanında da aynı şeyleri söylemişim ve düşüncem değişmedi. Livaneli kitaplarının tasarımını çok kaliteli bulmuyorum. Bu kitabında da aynı şeyi düşünüyorum.
Son olarak kitabın kapağındaki resim Belçikalı bir ressam olan Rene Magritte' nın bir tablosu ve tabloların da yüzleri bezlerle örtülü insanlar çizmesinin de bir sebebi var bu konuyla ilgili de bir araştırma yapın derim.
21 comments
Yerli yazarların romanları daha bizden oluyor gibi. Yazar ve okurun aynı kültürel birikimden faydalanmış olmaları bunda etkili sanki.
ReplyDeleteBende sizin gibi düşünüyorum. Bildiğimiz, gördüğümüz yerde geçen hikayeler aynı şekilde bildiğimiz bir kültür sonuçta. Bende çoğu zaman bizim yazarlarımızın romanları daha yakın görüyorum kendime :)
DeleteŞu andan itibaren okumak istediğim bir kitap oldu. Elimdeki kitapların bitimine az kala bu kitabı alacağım. Yalnız söylemeden edemeyeceğim o kapak beni ciddi derecede ürkütüyor.
ReplyDelete:) Umarım beğenirsin kitabı. Kapak açıkçası beni de ürkütüyor ama Belçikalı bir ressam tarafından yapılan tablonun hikayesini okumalısın bide :)
Deleteİlk çıktığı zamanlar okumuştum, akıcı ve okuduğum sırada sevdiğim bir kitaptı. Ama tekrar okumak istediklerim arasında değil :)
ReplyDeleteBenimde sevdiğim bir kitap oldu. Okumak için geç kalmışım baya :)
DeleteMerhaba,
ReplyDeleteOkuduğum bir Zülfü Livaneli kitabı. Sevmiştim. Bu paylaşımla kitaba duyduğum sevgiyi hatırladım :)
Renkli günler!
Benim de sevdiğim bir kitabı oldu. Heyecanla okudum. Sevgiler :)
DeleteMerhaba;
ReplyDeleteBenim de okuduğum bir kitap ve değişik bir son idi hatırladığım ...
Konstantiniyye Oteli okumadım henüz...
Ben de Zülfü Livaneli kitabı yazısı hazırlıyordum , tam üzerine oldu ... Benimkisi eskilerden ...
Keyifli pazarlar
Sonu beklediğim şekilde olmadı beni de şaşırtan bir son oldu. :)
DeleteTabloyu araştıracağım çünkü kapak bana itici geliyordu :D Leyla'nın Evi'ni okuduktan sonra diğer kitaplarına da şans vermeye karar verdim :))
ReplyDeleteBenim de merakla diğer kitaplarını okuyacağım bir yazar :)
DeleteÇok severek okumuştum ben de bu kitabı. Livanelinin anlatımını çok beğeniyorum zaten . Konusu ilginç şaşkınlık veren bir kitaptı. çok güzel yorumlamışsın
ReplyDeleteBeğenmene sevindim teşekkür ederim :) Ben de çok beğeniyorum. Çok akıcı bir anlatımı var ve sıkılmadan okuyorum :)
DeleteMerhaba. :) Çok açıklayıcı bir yorum olmuş, elinize sağlık. Ben Zülfü Livaneli'nin kitaplarını okumadım ama bu kitabının övgüsünü duydum. Kapağı bana boğucu gelmişti. :))
ReplyDeleteKapağı pek beğenen yok ben de ürkütücü bulanlardanım tabloyu yapan ressamın hikayesini okuduktan sonra fikrim değişti açıkcası :)
Deletekonusu ne ilginçmiş. annem bu yazarın hayranı yaaa. okusam mı acabaa :)
ReplyDeleteBence okumalısın. Ben akıcı anlatımını çok seviyorum :)
DeleteAnam deeptone da buradaymis. Sevgili kitap günesim bu kitap benim ilk Livaneli kitabimdi ve bende sonunda cok sasirmistim ama kitabi cok sevmistim.
DeleteAnam deeptone da buradaymis. Sevgili kitap günesim bu kitap benim ilk Livaneli kitabimdi ve bende sonunda cok sasirmistim ama kitabi cok sevmistim.
DeleteDeep olmadan olur mu. :) Benim de çok severek okuduğum livaneli kitabım. :)
Delete