Benim Hüzünlü Orospularım
Sunday, June 17, 20182014 yılında hayatını kaybeden Nobel Edebiyat Ödüllü yazar Gabrıel Garcia Marquez'in yayınlanan son kitabı Benim Hüzünlü Orospularım hüzünlü ve romantik bir hikayeyi konu alıyor. 90 yaşında bir gazete köşe yazarının aşkı çok geç yaşta tatması anlatılıyor. Bu yaşlı adamın son yaş gününde kendine bir ödül vermek istemesi üzerine genç, bakire bir kadınla beraber olmaya karar veriyor. 14 yaşında okuma yazması dahi olmayan genç bir kız ile olan tuhaf birliktelikleri de böyle başlıyor.
Hayatı boyunca hiç evlenmemiş bir adam. Duygusal ilişkileri hatta parasını vermediği hiç bir ilişkisi olmamış. Bu kızdan ise o kadar çok etkilenmiştir ki gözü ondan başkasını görmez olur. Kıza bir İspanyol romanındaki Delgadina ismini verir ve okuyucu kızın gerçek adını hiç öğrenemez. Kızı sadece uyurken görür, bir kez dahi konuşmazlar ve izlemekle yetinir. O uyurken hayaller kurar, hikayeler, masallar okur ve yeri gelir saçlarını okşar. Delgadina ile 90 yıla sığdırılmış bir hayatın muhasebesi de böyle başlar. 90 yaşında kendini yeni yeni tanır, boşa geçen yılların, geçmişinin muhasebesi başlar. Mutluluğu, huzuru, kıskançlığı, yaşama sevincini, umudu ve aşkı yeni yeni keşfetmeye başlar.
Yazarı ilk kez okuyacaklar için ise bu kitabın doğru bir tercih olmayacağını düşünüyorum. Kitabın ismini görenler biraz ön yargıyla yaklaşıyor sanırım. Erotik bir hikaye söz konusu değil. Böyle bir yanılgıya kapılmanızı hiç istemem. 90 yaşında yaşlı bir adamın 14 yaşında genç bir kıza aşık olması dediğimde kabul edilemez bir hikaye söz konusuymuş gibi görünse de fiziksel bir aşk hikayesi gibi anlaşılmamalı. Boşa geçen yılların ve bu yaşlı adamın kendini hayatının son zamanlarında yeni yeni keşfetmesini okuyoruz aslında.
Hikaye 90. yaş gününden başlayarak kendi hikayesini anlatması şeklinde ilerliyor. Romanın ilk sayfalarında yaşlılık ile ilgili düşünceleri ve bu süreçte yaşadıkları anlatılıyor. İlerleyen sayfalarda gençlik yılları, hayatı ve en önemlisi yalnızlığını okuyoruz. Sadece 90 kusur sayfaya sığdırılmış kısacık bir kitap ama içinde bir çok anlamda barındıran bir kitap bana kalırsa. Bununla birlikte bazı söylemlerin hoşunuza gitmeyeceğine inanıyorum. Bu hikayeye nereden baktığınızla alakalı elbette. Reşit olmayan kızların genel evlerde çalıştırılması yada 90 yaşında bir adamın hala tek derdinin bir genç kızla birlikte olmak istemesi olarak da bakabilirsiniz sonuçta. Hikayenin temeline inebilirseniz başka anlamlar bulabilirsiniz hikayede.
''Ev kendi küllerinden tekrar doğuyordu, Bense Dalgadina'nın aşkının içinde, ömrümde daha önce hiç tanımadığım bir yoğunluk ve mutluluk yaşayarak yelken açmış gidiyordum.. ''
''Kimse aldatmasın kendini, sakın, sanmasın ki daha uzun sürecek beklediği hayat, daha önce gördüklerinden. Çünkü hepsi aynı hızla geçip gidecek. ''
''Dönüp arkama baktığımda, açık denizde birbirlerinden ayrılan iki geminin yürek parçalayan iç çekmeleriyle, ötekinin uzaklaşıp gittiğini görüyordum. ''
''Çok küçükken duymuştum, bir insan öldüğünde uzamış saçlarının içinde kuluçkaya yatan bitler yastıkların üzerinden korku içinde kaçışıp aileyi rezil ederlermiş.''
Benim Hüzünlü Orospularım, dili oldukça sade ve akıcı bir kitap. Sıkmadan bir çırpıda okunabilecek türden. Bir Kırmızı Pazartesi etkisi yaratmıyor elbette ancak Gabrıel Garcia Marquez kitapları arasında okunması gereken kitaplarından biri oldu benim için. Yazarın okuduğum ilk kitabı Mavi Köpeğin Gözleri adlı bir öykü kitabıydı. Buradan ulaşabilirsiniz. İkinci kitabı ise etkileyici anlatımıyla hayran kaldığım romanlarından biri olan Kırmızı Pazartesi olmuştu. Zaman içerisinde diğer kitaplarına da blogumda yer vermeyi düşünüyorum.
Yeni bir kitapta görüşmek üzere...
15 comments
Ben bu yazarın ilk olarak Kırmızı Pazartesi kitabını okumak istiyorum. O kadar çok gözüme çarptı ki artık okumasam olmaz herhalde. Zaten Marquez okumayan bir ben kalmışım gibi hissediyorum ama... :)
ReplyDeleteBence de ilk Kırmızı Pazartesi kitabını okumalısın :)) bende marquez okumaya baya geç başladım aslında. :))
DeleteKaleminize sağlık. Nitelikli bir yorum olmuş. Yazarın, Yüzyıllık Yalnızlık ve Kırmızı Pazartesi kitaplarını okumuştum daha önce. İkiside cok güzeldi. Yorumunuzdan anladığım kadarıyla bu kitapların biraz gerisinde kalıyor galiba.
ReplyDeleteTeşekkür ederim :)) Biraz gerisinde kalıyor evet ama bu kesinlikle kötü olduğu anlamına gelmez:) okumanı isterim.
Deletebu kitabın ismine karşı ayrı bir ön yargı var sanırım. Ama gerçekten güzel kitap. Kolera Günlerinde Aşk benim de okumak istediklerimden :))
ReplyDeleteOkumak istediğim lakin halen elime alamadığım birt eser. Kalemine sağlık
ReplyDeleteGüzeldi gerçekten :)) Yazarın diğer kitaplarını da okumalıyım en kısa zamanda :))
Deletekonusunu çok sevdiiim duymamıştıım :)
ReplyDeleteÇok fazla bilinmiyor bu kitap:)) Ben uzun zamandır okumak istiyordum. İyi ki okumuşum :)
DeleteBu kitabı ilk kez görüyorum. Yazarın diğer kitaplarından başlayarak okunabilir o zaman. Teşekkürler.
ReplyDeleteEvet diğer kitaplarından okumaya başlanabilir :) Bu kitabını da okumanı öneririm ama :))
DeleteMarquez'i seviyorum. Yıllar önce Kırmızı Pazartesi, Yüzyıllık Yalnızlık ve Kolera Günlerinde Aşk'ı okumuştum. Hepsi birbirinden güzeldi. Okumadıklarım arasında en merak ettiğim bu. Okumayı çok istiyorum.
ReplyDeleteBenim de Yüzyıllık Yalnızlık okumak istediklerden :)) yazarı seviyorsan bu kitabını okumalısın :)
DeleteKırmızı Pazartesi yazarın en sevdiğim kitabıdır. Bu kitabını da okudum. Dediğiniz gibi ön yargılı yaklaşarak alınmalı ve içeriğini iyi anlamaya çalışmalı. ben severek okumuştum.
ReplyDeleteBir Kırmızı Pazartesi olmasa da çok güzel bir kitap. Ön Yargılı olmadan okunmalı kesinlikle :))
Delete