Bir Aşk Sayfası - Emile Zola
Friday, November 10, 2017
Dionis Yayınlarının 100 Ölümsüz Eserlerinden daha önce Emily Bronte Uğultulu Tepeler romanını okumuş ve blogumda yer vermiştim. İkincisi de uzun zaman önce aldığım ancak yeni okuyabildiğim Emile Zola, Bir Aşk Sayfası romanı oldu.
BİR AŞK SAYFASI KONUSU
Helene eşini kaybettikten sonra kızı Jeanne ve yardımcısı Rosalie ile birlikte yaşayan güzel bir kadındır. Kızı Jeanne hastalığı nedeniyle hırçın bir çocuktur ve annesine olan düşkünlüğü aşırı boyutlardadır. Öyle ki annesini başkalarıyla ilgilenirken görmek dahi hastalığının tekrar tekrar yenilenmesine neden olur. Helene Dünya'ya kapılarını tamamen kapadığı ve kendini sadece kızına adadığı sırada komşusu ve ev sahibi olan Dr. Daberle ile tanışır. İlk tanışmaları da hasta olan kızının günlerce süren tedavisi sırasında gerçekleşir.
Dr. Daberle'nin evli olması, Helene'nin kızı Jeanne'nin kıskançlık krizleri ilişkilerinin başlamasındaki en büyük engel olsa da birbirlerine duydukları hislerin önüne geçemezler. Zaman içerisinde Helene, Dr. Daberle'ye olan hislerinden kurtulabilmek arzusuyla dine sarılır. Diğer bir yandan kızının yaşaması için tüm gücüyle, gece gündüz çabalayarak iyileşeceği günün hayaliyle beklerken, kızının kendisine duyduğu sevgiyle kendisini yok ettiğini çok geç fark eder. Jeanne istemeden de olsa bu aşkı sonsuza kadar cezalandırır.
Helene sonrasında toplumun onay verdiği bir evlilik yaparak, vicdan azabıyla bambaşka bir hayata bir şekilde devam etmeye çalışır.
BENİM YORUMUM
Bir Aşk Sayfası anlaması zor kitaplardan. Uzun tasvirler ve betimlemeler derken hemen hemen tüm klasiklerde olduğu gibi biraz zorluyor olsa da aşk, ihanet, tutku, kıskançlık, hayal kırıklıkları, fedakarlıklar derken olay örgüsü sağlam, sürükleyici bir hikaye okuyorsunuz.
Helene ve Dr. Daberle etrafında dönen bir hikayeden ziyade Helene ve Kızı Jeanne arasındaki ilişki daha fazla ön plana çıkıyor. Küçük bir çocuğun annesiyle olan ilişkisi, bağlılığı, kendi kendini hasta eden kıskançlıkları şaşırtacak boyutlarda. Olayları algılayış şekli, sürekli bir terk edilme korkusu derken hislerini çok uç noktalarda yaşayan bir kız olarak karşımıza çıkıyor Jeanne.
Hikaye Paris de geçiyor ve dönemin Paris yaşamı hakkında net bilgiler edinebiliyoruz. Çamur içindeki sokaklar, aydınlatmalar için kullanılan gaz lambaları, ısınmak için odun sobaları ve Paris nüfusunun yaklaşık 2 milyon olması gibi.. Günümüz Paris sokaklarından çok farklı, başka bir Paris anlatıyor Emile Zola.
Son olarak yazarın okumak istediğim ve en çok duyduğum eseri Nana romanıydı aslında, yinede Bir Aşk Sayfası romanıyla iyi bir başlangıç yaptığımı düşünüyorum. Bu roman beklentimi karşılaya masaydı bu yolculuk burada biterdi. Ancak ben güzel bir hikaye okudum ve yazarın diğer kitaplarıyla devam etmeyi düşünüyorum.
BİR AŞK SAYFASI KONUSU
Helene eşini kaybettikten sonra kızı Jeanne ve yardımcısı Rosalie ile birlikte yaşayan güzel bir kadındır. Kızı Jeanne hastalığı nedeniyle hırçın bir çocuktur ve annesine olan düşkünlüğü aşırı boyutlardadır. Öyle ki annesini başkalarıyla ilgilenirken görmek dahi hastalığının tekrar tekrar yenilenmesine neden olur. Helene Dünya'ya kapılarını tamamen kapadığı ve kendini sadece kızına adadığı sırada komşusu ve ev sahibi olan Dr. Daberle ile tanışır. İlk tanışmaları da hasta olan kızının günlerce süren tedavisi sırasında gerçekleşir.
Dr. Daberle'nin evli olması, Helene'nin kızı Jeanne'nin kıskançlık krizleri ilişkilerinin başlamasındaki en büyük engel olsa da birbirlerine duydukları hislerin önüne geçemezler. Zaman içerisinde Helene, Dr. Daberle'ye olan hislerinden kurtulabilmek arzusuyla dine sarılır. Diğer bir yandan kızının yaşaması için tüm gücüyle, gece gündüz çabalayarak iyileşeceği günün hayaliyle beklerken, kızının kendisine duyduğu sevgiyle kendisini yok ettiğini çok geç fark eder. Jeanne istemeden de olsa bu aşkı sonsuza kadar cezalandırır.
Helene sonrasında toplumun onay verdiği bir evlilik yaparak, vicdan azabıyla bambaşka bir hayata bir şekilde devam etmeye çalışır.
''Genç kadının yüreğini bir korku alevi yaladı, ''hayır'' diyemeyecek durumdaydı. Sessizlik tekrar başladı. Karşılarında uyuyan karanlıklar okyanusunda, bir kıvılcım parıldamıştı.''
''Gözleriyle anlaşıyorlar, yavaş yavaş kalpleri arasında bir gönül köprüsü kuruluyordu.''
''İşte o sabah, aşk uyanıyordu, ne isim vereceğini bilemediği, karşısında, kendini çok metin sandığı, bir ürpertiden ibaret aşk uyanıyordu.''
''Eğer hayat size gereğinden çok ağır gelecek olursa, düşünün ki, namuslu bir erkek sizi sevmektedir ve sizi beklemektedir... Sükuna kavuşmak için elinizi onun ellerine bırakmanız yeter.''
BENİM YORUMUM
Bir Aşk Sayfası anlaması zor kitaplardan. Uzun tasvirler ve betimlemeler derken hemen hemen tüm klasiklerde olduğu gibi biraz zorluyor olsa da aşk, ihanet, tutku, kıskançlık, hayal kırıklıkları, fedakarlıklar derken olay örgüsü sağlam, sürükleyici bir hikaye okuyorsunuz.
Helene ve Dr. Daberle etrafında dönen bir hikayeden ziyade Helene ve Kızı Jeanne arasındaki ilişki daha fazla ön plana çıkıyor. Küçük bir çocuğun annesiyle olan ilişkisi, bağlılığı, kendi kendini hasta eden kıskançlıkları şaşırtacak boyutlarda. Olayları algılayış şekli, sürekli bir terk edilme korkusu derken hislerini çok uç noktalarda yaşayan bir kız olarak karşımıza çıkıyor Jeanne.
Hikaye Paris de geçiyor ve dönemin Paris yaşamı hakkında net bilgiler edinebiliyoruz. Çamur içindeki sokaklar, aydınlatmalar için kullanılan gaz lambaları, ısınmak için odun sobaları ve Paris nüfusunun yaklaşık 2 milyon olması gibi.. Günümüz Paris sokaklarından çok farklı, başka bir Paris anlatıyor Emile Zola.
Son olarak yazarın okumak istediğim ve en çok duyduğum eseri Nana romanıydı aslında, yinede Bir Aşk Sayfası romanıyla iyi bir başlangıç yaptığımı düşünüyorum. Bu roman beklentimi karşılaya masaydı bu yolculuk burada biterdi. Ancak ben güzel bir hikaye okudum ve yazarın diğer kitaplarıyla devam etmeyi düşünüyorum.
12 comments
Zola'yı çok severim ama bu kitabını hiç bilmiyordum, öğrenmiş oldum teşekkürler, sevgiler:)
ReplyDeleteYorumun için ben teşekkür ederim :) o zaman zola'yı çok daha fazla seveceğim gibi :)
Deletebunu okumadım ama nana ve germinal okuduuum :)
ReplyDeleteEn yakın zaman da bende okumalıyım. :)
DeleteNatüralist edebiyatın babasıdır , en çok Emek'ini severim :) lisede tesadüfen(kütüphane kolu olunca elinize ne gelirse okursunuz :) bir kitabını okumuş ve bu kadının başka kitabı var mı diye sormuştum hocama :((( hala unutamam :D hocam da emil diye okunur ve erkektir demişti tabii ki :)
ReplyDeleteYazar hakkında bir fikrim yokken bende kadın olduğunu düşünüyordum. Benim de pek farkım yok yani olabiliyor böyle şeyler :) Bende diğer kitaplarını okumak istiyorum. Bakalım :)
DeleteBenim de aklıma direk natüralizm gelmişti :D Meyhane'ini okumuştum sadece :))
DeleteThis comment has been removed by the author.
ReplyDeleteEmile Zola, okunması da unutulması da zor yazarlardan. Bu romanını ben de okumadım.
ReplyDeleteTanıtım yazısı bu kitabı okumam hususunda çağrışımlar bıraktı.
Paylaşım için teşekkürler:)
Umarım okursun ve seversin :)
DeleteAğır roman tarzında sanki.Bilgi için teşekkürler ;)
ReplyDeleteEvet biraz öyle :))
Delete