Dünya Ağrısı - Ayfer Tunç
Thursday, August 18, 2016
Dünya Ağrısı Ayfer Tunç'un okuduğum ilk kitabı oldu. İsmini çok fazla duymama rağmen kitaba ilk başladığımda beni tedirgin ettiğini söylemeliyim. İlk sayfaları okurken yazarım dilinden hoşlanmayacağımı ve konusunun da pek bana göre olmadığını düşünüp yanlış bir tercih yaptığıma inandırmıştım kendimi ama biraz daha devam ettiğimde aslında öyle olmadığını gördüm. Üstelik bunu fark ettikten sonra kitabın nasıl bittiğini anlamadım dahi diyebilirim.
Kitabın bendeki baskısı Can yayınlarına ait ve kitap 2014 yılında 331 sayfa olarak yayınlanmış. Benim kitabı okumamın ilk nedeni yazarı daha önce duymam ve merak etmem oldu. İkinci nedeni ise kitabın kapak tasarımı oldu. Kullanılan renkleri ve kitap ismini sevmiştim.
Kitabın konusunu gelecek olursak Mürşit, babasından kalan bir oteli işletmektedir. Eşi ve çocuğu ile birlikte yaşamaktadır. Babasından devralmak zorunda kaldığı bu otelle birlikte hayallerini ve planlarını ertelemek zorunda kalmış bir adamdır. Babasının hastalığı ve ailesine bakma zorunluluğu, belki severim düşüncesiyle evlenmesi, bir aile kurması zaman içerisinde hayallerinden tamamen kopmasına neden olmuştur.
Yılları evi ve oteli arasında geçmeye başlamış ve hayatla, insanlarla olan bağı her geçen gün yok olmuştur. Eviyle, işiyle, insanlarla ve ailesiyle bağları tamamen kopan bir adam olarak hayatına devam etmek zorunda kalmıştır.
Oteli ise kendisini zor idare eder hale gelmiş, fakir, yoksul insanların uğrak yeri olmuş ve bir kahvehaneye dönüşmüştür.
Mürşit ise her şeyin farkındadır ve her şeyi yola koymanın, tekrar en baştan başlaması gerektiğini bilmesine rağmen hiç bir şey yapmak içinden gelmemekte ve ölümü beklemektedir. Bu dönemde yanında olup onu anlayan tek kişi ise Madencidir. Şehirde bulunan madende çalışmaktadır ve yetenekli biridir. Mürşit ve Madenci neredeyse her gece bir araya gelmekte bir yandan içerken bir yandan da birbirleriyle dertleşmektedirler.
Roman Mürşit'in bakış açısıyla anlatılmaktadır ve bu nedenle daha çok onun gözlemleri ve dünyası konu edilmektedir. Roman da Madenci ile olan uzun sohbetler sonucunda okuyucu Mürşit'in yaşadıklarını öğrenmiş olsa da aynı şey Madenci için geçerli olmuyor. Madenci ile ilgili roman boyunca çok fazla şey öğrenemiyor ve geçmişinden olabildiğinde az bahsettiğini gözlemliyoruz.
Diğer önemli bir karakter ise Mürşit'in yetişmekte olan oğlu Özgür. Adını da babasının yaşayamadığı özgürlükten alan Özgür olabildiğince normal biri. Büyük hayalleri olmayan, babasının tam tersine tek amacı oteli büyütmek ve çok para kazanmak istemesine rağmen babasının umursamazlığı ve bıkkınlığı nedeniyle babasıyla olan ilişkisi kopma noktasına gelen biri.
Romanın konusunun geçtiği şehir ile ilgili çok fazla bilgi edinemiyoruz ve sadece bir Anadolu şehri olduğunu biliyoruz. Bu konu da edinebildiğimiz tek bilgi ağaçların kesildiği, lokantaların ve meyhanelerin azaldığı ve meydanların olabildiğince kapatıldığı oluyor. Bu konuda verilen diğer bir bilgi ise Madencinin de çalışmakta olduğu Altın madeninden altın çıkacağı ve halkın tamamının zengin olacağı hakkında çıkan söylentiler ve insanların bu hayalle yaşamakta oldukları.
Roman adını ise Almanca bir terim olan ''weltschmerz'' teriminden alıyor. Birçok farklı filozof ve yazar tarafından kullanılan bir terim olan ''weltschmerz'' özellikle hoşnutsuzluğu ve tedirgin ruh halini tanımlamak için kullanılmaktadır.
Roman aynı zaman da Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam ve Albert Camus'un Yabancı adlı romanlarıyla da benzerlik göstermektedir. Bu iki kitabı da severek okuyan okurların Dünya Ağrısı adlı romanı da severek okuyacaklarını düşünüyorum.
Ayfer Tunç'un Dünya Ağrısı adlı romanı benim sevdiğim kitaplardan biri olmasına rağmen kolay da bir kitap değil ilk olarak bunu söylemeliyim. İlk sayfalarda çok hoşlanmayabilirsiniz ve bu kitabın size göre olmadığını da düşünebilirsiniz. Ancak ilerleyen sayfalarda tam tersi bir etki yapacağına neredeyse eminim. İki yakın arkadaşın duygularını, hayatı sorgulamasını okuyacağınız roman da aynı zaman da ülke meselelerini, olaylarını ve sorunlarını da hatırlayacağınız okunması gereken romanlar arasındadır.
Kitabın bendeki baskısı Can yayınlarına ait ve kitap 2014 yılında 331 sayfa olarak yayınlanmış. Benim kitabı okumamın ilk nedeni yazarı daha önce duymam ve merak etmem oldu. İkinci nedeni ise kitabın kapak tasarımı oldu. Kullanılan renkleri ve kitap ismini sevmiştim.
Kitabın konusunu gelecek olursak Mürşit, babasından kalan bir oteli işletmektedir. Eşi ve çocuğu ile birlikte yaşamaktadır. Babasından devralmak zorunda kaldığı bu otelle birlikte hayallerini ve planlarını ertelemek zorunda kalmış bir adamdır. Babasının hastalığı ve ailesine bakma zorunluluğu, belki severim düşüncesiyle evlenmesi, bir aile kurması zaman içerisinde hayallerinden tamamen kopmasına neden olmuştur.
''İnsana değmeden yaşanmıyor, insanoğlu insansız bir hayat bulamadı. Gerçi Avrupa'da, Amerika'da çoktan buldular diye düşünüyor; oralarda bir sürü insan evinde, bilgisayar başında, insan yüzü görmeden yaşıyormuş.''
Yılları evi ve oteli arasında geçmeye başlamış ve hayatla, insanlarla olan bağı her geçen gün yok olmuştur. Eviyle, işiyle, insanlarla ve ailesiyle bağları tamamen kopan bir adam olarak hayatına devam etmek zorunda kalmıştır.
Oteli ise kendisini zor idare eder hale gelmiş, fakir, yoksul insanların uğrak yeri olmuş ve bir kahvehaneye dönüşmüştür.
Mürşit ise her şeyin farkındadır ve her şeyi yola koymanın, tekrar en baştan başlaması gerektiğini bilmesine rağmen hiç bir şey yapmak içinden gelmemekte ve ölümü beklemektedir. Bu dönemde yanında olup onu anlayan tek kişi ise Madencidir. Şehirde bulunan madende çalışmaktadır ve yetenekli biridir. Mürşit ve Madenci neredeyse her gece bir araya gelmekte bir yandan içerken bir yandan da birbirleriyle dertleşmektedirler.
Roman Mürşit'in bakış açısıyla anlatılmaktadır ve bu nedenle daha çok onun gözlemleri ve dünyası konu edilmektedir. Roman da Madenci ile olan uzun sohbetler sonucunda okuyucu Mürşit'in yaşadıklarını öğrenmiş olsa da aynı şey Madenci için geçerli olmuyor. Madenci ile ilgili roman boyunca çok fazla şey öğrenemiyor ve geçmişinden olabildiğinde az bahsettiğini gözlemliyoruz.
Diğer önemli bir karakter ise Mürşit'in yetişmekte olan oğlu Özgür. Adını da babasının yaşayamadığı özgürlükten alan Özgür olabildiğince normal biri. Büyük hayalleri olmayan, babasının tam tersine tek amacı oteli büyütmek ve çok para kazanmak istemesine rağmen babasının umursamazlığı ve bıkkınlığı nedeniyle babasıyla olan ilişkisi kopma noktasına gelen biri.
Dünya Ağrısı adlı romanın ana mekanı olan otel ve yıllardır otel de çalışan yaşlı bir adam olan Kibar ise romanın önemli karakterlerinden biri olmasına rağmen roman da onun ile ilgili de çok fazla bilgi alamıyoruz.
Roman adını ise Almanca bir terim olan ''weltschmerz'' teriminden alıyor. Birçok farklı filozof ve yazar tarafından kullanılan bir terim olan ''weltschmerz'' özellikle hoşnutsuzluğu ve tedirgin ruh halini tanımlamak için kullanılmaktadır.
Roman aynı zaman da Yusuf Atılgan'ın Aylak Adam ve Albert Camus'un Yabancı adlı romanlarıyla da benzerlik göstermektedir. Bu iki kitabı da severek okuyan okurların Dünya Ağrısı adlı romanı da severek okuyacaklarını düşünüyorum.
Ayfer Tunç'un Dünya Ağrısı adlı romanı benim sevdiğim kitaplardan biri olmasına rağmen kolay da bir kitap değil ilk olarak bunu söylemeliyim. İlk sayfalarda çok hoşlanmayabilirsiniz ve bu kitabın size göre olmadığını da düşünebilirsiniz. Ancak ilerleyen sayfalarda tam tersi bir etki yapacağına neredeyse eminim. İki yakın arkadaşın duygularını, hayatı sorgulamasını okuyacağınız roman da aynı zaman da ülke meselelerini, olaylarını ve sorunlarını da hatırlayacağınız okunması gereken romanlar arasındadır.
16 comments
Ben de ismini çok fazla duydum. Burda da gördüğüme göre bir ara alıp okumam gerek artık :)
ReplyDelete:) okunması gereken kitaplardan biri oldu benim içinde :)
DeleteBenim en sevdiğim yazardır vaktin olursa Kapak Kızı ve onun devamı Yeşil Peri Gecesini de okumanı tavsiye ederim.
ReplyDeleteEn kısa zaman da okumaya çalışacağım :)
DeleteAnladığım kadarıyla kolay bir kitap değil ama sakin kafayla mutlaka okuyun diyorsun yani... peki :))
ReplyDelete:) Aynen öyle diyorum Abdullah Özer :) Fırsatını bulursanız mutlaka okuyun.
DeleteSakin ve normal bir yaşama döndüğüm bir zamanda okumam gerektiğini anladım ....
ReplyDeleteTanıtım ve bilgi için teşekkür ediyorum ...
Güzel akşamlar diliyorum
Yorumun için ben teşekkür ederim :) Beğeneceğinizi düşünüyorum :)
DeleteSelam.
ReplyDeleteBenimde okunacak kitaplar arasında bu kitap. Nedense sonbaharda okumam gerektiğini hissediyorum bu kitabı... sanırım isminden dolayı.
Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek kitabı ile tanımış ve yazım dilini çok sevmiştim.
İyi geceler. :)
Gerçekten okunması gereken kitaplardan biri. :) Benim ise yazarın okuduğum ilk kitabıydı:) Yorumun için teşekkür ederim..
DeleteTunç harikadır , bu ise bence en zor kitaplarından biri , yine de okumaya doyamadıklarımdan :D
ReplyDeleteo kadar çok öneri aldım ki Ayfer Tunç hakkında inan nereden başlayacağımı bilmiyorum :) hepsini okumayı düşünüyorum :)
DeleteBu roman muhteşemdi ben de çok sevmiştim:) elinize sağlık, sevgiler:)
ReplyDeleteYorumunuz için teşekkür ederim :)
DeleteKitaplığımda ! henüz okumadım.Birbirimize bakıyoruz. :)
ReplyDelete:)Bakalım beğeneğekmisiniz :) Okuduktan sonraki düşüncelerinizi de merak ediyorum :)
Delete