Kitaplarınızın Yakılıp Yok Edildiğini Düşünün - Fahrenheıt 451
Thursday, May 26, 2016
Ray Bradburg 1953 yılında Amerika toplumunun geleceğini olarak gördüğü distopyası Fahrenheıt 451 Amerika'da İtfaiyecilerin temel görevlerinin kitap yakmakla sorumlu oldukları bir sistem anlatılıyor.
İtfaiyecilerin görevi yangınları söndürmek değil, evinde kitap olan insanların kitaplarını yakıp, yangın çıkartan askerler olmak. Kitapların yakılmak için var olduğunu düşünün bir toplum.
Fahrenheıt 451 kağıdın tutuşma sıcaklığının derecesi anlamına geliyor.
Ana karakter Guy Montag'da bir itfaiye görevlisidir. Genç bir kız olan 17 yaşındaki Clarisse ile
tanışır ve onunla geçirdiği zaman dan sonra yaptığı işi ve çevresini sorgulamaya başlar. Kafasından geçen sorular zaman içinde işini aksatmasına ve sorgulamasına sebep olacaktır. Bu sorular ile birlikte bir süre sonra yakmakla yükümlü olduğu kitapları eve götürüp okumaya başlar. Kitabın devamında ise Montag'ın kendisi ile verdiği mücadeleyi okumaya başlıyoruz.
Montag da olduğu gibi bütün engellemelere rağmen toplumdaki bir avuç insanda da olduğu gibi sorgulama güdüleri olan insanlarda yok değil. Bu insanların sayısı çok az olmasına ve bunca kontrole rağmen kitapları beyinlerine isleyen günü geldiğinde etrafındaki insanlara, gelecekteki insanlara bu eserleri anlatmayı hayal eden insanlarda var.
İnsanların evinde olan tek şey ise televizyonları. Beyin yıkayıcı o garip şovlara kendilerini öyle bir kaptırmışlardır ki. Kitaplar en büyük düşmanları olarak görmeye başlamışlardır. Bir çoğu hayatında tek bir kitap dahi görmeden yaşamışlardır ancak hep mutludurlar, onları üzen hiç bir şey yoktur.
Kitaplar insanların düşünmesine neden olmakta idi. Kitaplar topluma göre tehlikeli ve yasaklanmalıydı. Kitaplar ortadan kaldırıldığında ise tek tip insan modelleri yaratılmış oluyordu düşünmeyen, sorgulamayan, ruhsuz ve isteneni yapan insanlar.
Kitabın devamında ise Montag'ın eşi içinde olduğu durumdan memnun olmadığı için eşini, evini ihbar eder. İtfaiye görevlisi olan Montag kendi evinin önünde bulur kendini. Kendi evini, kitaplarını kendi elleri ile yakmak zorunda bırakılır. Sonra da kaçış serüveni başlar.
Günümüzde de insanların düşünmesine engel olmak istemiyorlardı. Tek tip insan modelleri yaratmak. Sosyal medya yasakları ile ve izlediğimiz televizyon haberleri ile yada insanları oyalamak için saçma sapan TV showları ile. Son zamanlarda etrafımızdaki insanlarla konuşabildiğiz konuların çoğunun TV programlarından veya dizilerde oluşması bir rastlantı olmasa gerek.
Ray Bradburg 1953 yılında bu kitabı yazarken, bu hayal gücü ile bunları da görmüştür diye düşünüyorum. 1953 yılının bilim kurgusu, günümüzün gerçeğine dönüşmesinden etkilenmemek mümkün değil. Kitabı okurken günümüzle bağlantılar kuracağınızdan eminim.
Hiç bir baskı sonsuza kadar sürmez diyelim ve kitaplarımızın yok edilmemesini ve insanlarımızın da daha fazla uyutulmamasını dileyelim.
Fayrenheıt 451 distopya sevenlerin okuması gereken kitaplar arasında yer almalı. İthaki yayınları tarafından basılan kitabın tasarımı daha iyi olamazdı diye düşünüyorum. Cep boy kitabı olması da sorun değildi benim için. Kitabın başında Ray Bradbury'nin önsüzü yer alıyor. Burada genel olarak kitabın nasıl ortaya çıktığı anlatılıyor ve kitabı daha iyi anlamanıza neden oluyor. Kitabın sonunda ise Bilim Kurgunun ne olduğu ve işlevi üzerine 9 sayfalık bir bölüm var. Bu bölüm de hikayeden sonra iyi gidiyor.
İtfaiyecilerin görevi yangınları söndürmek değil, evinde kitap olan insanların kitaplarını yakıp, yangın çıkartan askerler olmak. Kitapların yakılmak için var olduğunu düşünün bir toplum.
Fahrenheıt 451 kağıdın tutuşma sıcaklığının derecesi anlamına geliyor.
''Eğer politik bakımdan mutsuz bir adam istemiyorsan, kaygılandıracak şekilde ona iki bakış açısı verme, birini ver. Dahada iyisi hiç verme. Bırak savaş gibi bir şeyin var olduğunu unutsun... Onları patlamalarına neden olmayacak bilgilerle doldur. Öyle lanet olası olaylarla tıka basa yap ki, kendilerini bilgiyle gerçekten ''zeki'' hissetsinler...''
Ana karakter Guy Montag'da bir itfaiye görevlisidir. Genç bir kız olan 17 yaşındaki Clarisse ile
tanışır ve onunla geçirdiği zaman dan sonra yaptığı işi ve çevresini sorgulamaya başlar. Kafasından geçen sorular zaman içinde işini aksatmasına ve sorgulamasına sebep olacaktır. Bu sorular ile birlikte bir süre sonra yakmakla yükümlü olduğu kitapları eve götürüp okumaya başlar. Kitabın devamında ise Montag'ın kendisi ile verdiği mücadeleyi okumaya başlıyoruz.
Montag da olduğu gibi bütün engellemelere rağmen toplumdaki bir avuç insanda da olduğu gibi sorgulama güdüleri olan insanlarda yok değil. Bu insanların sayısı çok az olmasına ve bunca kontrole rağmen kitapları beyinlerine isleyen günü geldiğinde etrafındaki insanlara, gelecekteki insanlara bu eserleri anlatmayı hayal eden insanlarda var.
''Pazartesi günleri Milley, çarşamba günleri Whitman, Cuma günleri Faulkner, yak kül olsun, sonra küllerini yak. Bu bizim resmi sloganımız.''
İnsanların evinde olan tek şey ise televizyonları. Beyin yıkayıcı o garip şovlara kendilerini öyle bir kaptırmışlardır ki. Kitaplar en büyük düşmanları olarak görmeye başlamışlardır. Bir çoğu hayatında tek bir kitap dahi görmeden yaşamışlardır ancak hep mutludurlar, onları üzen hiç bir şey yoktur.
Kitaplar insanların düşünmesine neden olmakta idi. Kitaplar topluma göre tehlikeli ve yasaklanmalıydı. Kitaplar ortadan kaldırıldığında ise tek tip insan modelleri yaratılmış oluyordu düşünmeyen, sorgulamayan, ruhsuz ve isteneni yapan insanlar.
Kitabın devamında ise Montag'ın eşi içinde olduğu durumdan memnun olmadığı için eşini, evini ihbar eder. İtfaiye görevlisi olan Montag kendi evinin önünde bulur kendini. Kendi evini, kitaplarını kendi elleri ile yakmak zorunda bırakılır. Sonra da kaçış serüveni başlar.
''Sana gereken kitaplar değil, bir zamanlar kitapların içinde olan bazı şeyler... Kitaplar bir tür depo gibidir ve biz onlara unutacağımızdan korktuğumuz şeyler saklarız.''
Günümüzde de insanların düşünmesine engel olmak istemiyorlardı. Tek tip insan modelleri yaratmak. Sosyal medya yasakları ile ve izlediğimiz televizyon haberleri ile yada insanları oyalamak için saçma sapan TV showları ile. Son zamanlarda etrafımızdaki insanlarla konuşabildiğiz konuların çoğunun TV programlarından veya dizilerde oluşması bir rastlantı olmasa gerek.
Ray Bradburg 1953 yılında bu kitabı yazarken, bu hayal gücü ile bunları da görmüştür diye düşünüyorum. 1953 yılının bilim kurgusu, günümüzün gerçeğine dönüşmesinden etkilenmemek mümkün değil. Kitabı okurken günümüzle bağlantılar kuracağınızdan eminim.
Hiç bir baskı sonsuza kadar sürmez diyelim ve kitaplarımızın yok edilmemesini ve insanlarımızın da daha fazla uyutulmamasını dileyelim.
Fayrenheıt 451 distopya sevenlerin okuması gereken kitaplar arasında yer almalı. İthaki yayınları tarafından basılan kitabın tasarımı daha iyi olamazdı diye düşünüyorum. Cep boy kitabı olması da sorun değildi benim için. Kitabın başında Ray Bradbury'nin önsüzü yer alıyor. Burada genel olarak kitabın nasıl ortaya çıktığı anlatılıyor ve kitabı daha iyi anlamanıza neden oluyor. Kitabın sonunda ise Bilim Kurgunun ne olduğu ve işlevi üzerine 9 sayfalık bir bölüm var. Bu bölüm de hikayeden sonra iyi gidiyor.
30 comments
Kitaplarınızın Yakılıp Yok Edildiğini Düşünün diye okudum ya kalbim sıkıştı bir anda ....
ReplyDeleteNe kadar ilginç bir kitap imiş , bilmiyordum ...
Anlatımın sayesinde merak ettim ve aklıma yazdım bile ...
Teşekkürler ve emeğine sağlık
Sevgiler
Kitabı okurken bende düşündükçe kalbim sıkıştı. Kitap gerçek olacaksa bile ben yaşarken olmasın :)
DeleteŞu an elimde bulunan kitaplardan biri. O güzel anlatımınla, okuduğum kitabı bitirdikten sonra buna başlıyorum. Baya gaza getirdin beni :)
ReplyDeleteSevindim :) Umarım beğenirsin O zaman :)
DeleteBu tatilde okumazsam olmaz :)
ReplyDeleteOkumalısın:) Güzel kitap.
DeleteGüzel bir kitap yakın zamanda okumuştum özellikle de sonu beni çok etkilemişti :)
ReplyDeleteSonu çok etkileyiciydi benim için de sonu :) Beklemediğim bir şekilde bitti.
DeleteGüzel bir kitaba benziyor. Haberim yoktu bu kitaptan. Teşekkürler.
ReplyDeleteYorumunuz için ben teşekkür ederim :) Güzel kitap gerçekten :)
DeleteDuyup da henüz okumadiklarimdan. Sevgiler ;)
ReplyDeleteOkunması gereken bir kitap bana göre :)
Deleteİlginç bir kitapmış, okunacak merak ettiklerim arasına girdi, sevgiler.
ReplyDeleteKonusu gerçekten farklı bir kitap:)
ReplyDeleteçoook önemli kitap de miiiii :)
ReplyDeleteKesinlikle öyle :)
DeleteOkurken ve sonrası içim cız etmişti, kitapların yakılması yasaklanması ne kadar kötü bir cahilliktir....
ReplyDeleteİyi geceler sevgiler.
Katılıyorum :) düşüncesi bile çok kötü. :(
DeleteBu kitabı çoook uzun zamandır merak ediyorum. Of yaa ne çok kitap var okunacak, ama zaman çok az :(
ReplyDeleteDeep'in yazısından ışınlandım buraya, görüşmek üzere :)
Gerçekten çok fazla kitap var okunacak. teşekkür ederim yorumun için :)
DeleteMerhaba, deepin blogunda görüp geldim takibe aldım bende beklerim :)
ReplyDeleteGeldim bile teşekkürler :)
DeleteBen de okumuştum... :)
ReplyDelete:) Nasıl kitap ama..
DeleteNe zamandır okumayı düşündúğün bir kitap idi,isabet oldu:)
ReplyDeleteBen beğenerek okudum. Tavsiye ediyorum :)
Deleteön sözde yer alan ve kitabın yazım sürecine katkı sağlayan olay çok iyiydi:) raycim memleketimizde yaşasa ne efsane romanlar çıkardı kim bilir?:)
ReplyDeleteKusursuz kitaplar çıkardı gerçekten. :)
DeleteEnteresan kitap, bu günlerde kitaplar yakılmasa bile zaman zaman güncel rejime aykırı yazıların bu şekilde yok edildiği çok görüldü. Aslında yakmalarına da gerek kalmadı, okumaktan soğutuyorlar yeni jenerasyonları. Bizim ona karşı tedbirimiz de çocuklara kitap sevgisini aşılamak görevidir ki gelecekte de bu senaryo gerçek olmasın.
ReplyDeleteSevgiler...
Kesinlikle katılıyorum. Günümüzde malesef ki çocukların eline bir telefon veya tablet verip oyalamaya çalışıyorlar :(
Delete