Antoien de Saint-Exupéry ve Küçük Prens
Pazartesi, Kasım 28, 2016
Bugün sizlerle Küçük Prens'ın yazarı Antoien de Saint-Exupéry'nın hayat hikayesinden bahsetmek istiyorum. Yazar, yarattığı Küçük Prens masalı kadar ilgi çekici bir hayat hikayesine sahiptir aslında. Özellikle ölümü bu derece de olmaz dedirtmiştir her zaman bana 😊
Antoien de Saint-Exupéry 1900 yılında doğdu ve kısa bir süre içerisinde babasını kaybetti. 12 yaşında uçaklarla tanıştı.1918 yılında Birinci Dünya Savası için ilk görevine başladı. Böylece en büyük hayalini gerçekleştirme imkanı bulmuş oldu.
Uçmak istemesine rağmen bir süre farklı görevlerde çalıştı. Sonrasında orduya katılarak uçmaya başladı. Savaş sona erdiğinde bir hava yolu şirketiyle anlaşarak pilotluk yapmaya devam etti. Pilotluğu ve edindiği deneyimlerini hikayeleştirmeye başladı bu dönemde.
Güney Postası isimli ilk kitabı 1926 yılında basıldı. İlk kitabında pilot olduğu süre içerisindeki deneyimlerini anlattı.
1927 yılında keşif pilotu olarak kaybolan uçakları bulmak için göreve başladı. Bu dönemde yazmak için çok zamanı oldu. 1929 yılında ise hava postacılığı yapan bir şirkette çalışmaya başladı.
İspanya iç savaşı döneminde ise Fransız Gazeteleri için muhabirlik yaptı.
1931 yılında ikinci kitabı olan Gece Uçuşları adlı kitabını çıkarttı. Bu kitap Arjantin de geçirdiği günleri anlatmaktadır. Sonrasında 1939 yılında Terre des Hommes adlı kitabı, 1943'de Savaş Pilotu, 1942 Citadelle, 1943 de Küçük Prens, 1956 yılında ise Carnets isimli kitabını yazdı.
Yazar Antoinen de Saint-Exupery pilotluk yaptığı bu dönemlerde bir çok kaza geçirdi. 1934 yılında geçirdiği bir kaza sonucu pilotluk kariyerini bitirmeye karar verse de bu durum çok uzun sürmedi.
Yeniden uçmaya başladığında Paris-Saygon arası uçuş rekorunu kırmak istedi ancak uçağı düştü ve çölün ortasında günlerce aç ve susuz yaşama tutunmaya çalıştı. Kazadan sonra bir süre daha uçmadı ancak kısa bir süre sonra New York uçuşunu gerçekleştirmeye karar verdi. Bu uçuş sırasında tekrar bir kaza geçirdi. Bu kaza günlerce komada kalmasına neden oldu.
İkinci Dünya Savaşının başladığı yıllarda orduya alındı ve Amarika'ya gönderildi. Küçük Prens bu dönemde yazıldı. Amerika'nın savaşa katılmasıyla birlikte görev alan pilotlardan olan Antoinen de Saint-Exupéry 31 Temmuz 1944 yılında son uçuşuna çıktı.
Uçağının bir Alman uçağı tarafından düşürülmüş olabileceği gibi teknik bir arıza sebebiyle de düşmüş olabileceği söylendi. O dönemde uçağı da cesedi de bulunamayan yazarın 1998 yılında bilekliğine ulaşıldı. Marsilyalı bir balıkçının ağına takılan bu bileklik üzerine 2000 yılında uçağın enkazına ulaşılabildi. Uçağın enkazına Akdeniz de ulaşılsa da yazarın cesedi bulunamadı.
Ölümünün üzerinden yıllar geçti ve tam 65 yıl sonra bir alman pilotu uçağı kendisinin düşürdüğünü itiraf etti.
Küçük Prens bazı kişiler için sadece bir çocuk kitabı ancak bir çok kişi için yaşam felsefesi haline gelmiş bir masal. Her geçen gün artan satış oranları, 250'den fazla dile ve lehçeye çevrilmiş olması, kutsal kitaplardan sonra en çok satılan kitaplar arasında yer alması önemini anlatıyor olsa gerek.
Bu kadarla da sınırlı değil aslında kitap ilk yazıldığında 1000 sayfadan oluşmaktaydı. Yazar, eserinden çıkartacak hiç bir şey kalmadığında mükemmelliğe ulaşmış oldu. New York'da bir otel odasında yazılan Küçük Prens'in çizimleri
ise yazar tarafından sulu boya ile yapıldı.
Yazarın hayat hikayesine de bakıldığı zaman kitapta yazarın yaşam hikayesinden bir çok ayrıntının olduğu da bir gerçektir. Kitabın başında ismi geçen Sahra Çölü yazarın bir kaza sonucu uçağının düştüğü ve günlerce yaşam mücadelesi verdiği yerdir. Kitapta yer alan Küçük Prens'ın gülünün ise yazarın eşi olduğu düşünülüyor. Küçük Prens Dünya'da bir çok gülle karşılaşmasına rağmen gezegenin de bıraktığı gülünü hiç unutamıyor.
Küçük Prens'ın anlatıcısı olan Pilot kitapta hiç bir şekilde resmedilmemiştir. Anlatıcının resimlerde yer almaması da yazarın kendi hayatından esinlenerek yazdığının bir kanıtı niteliğindedir.
Küçük Prens ülkemizde ilk defa 1953 yılında çevrilmiştir. İlk çevirisi Ahmet Muhip Dıranas tarafından yapılmıştır. Günümüzde bir çok isim tarafından çevrilmiş ve yayın evleri tarafından basımı gerçekleştirilmiş olan bir esere dönüşmüştür.
Daha önce Küçük Prens adlı bu masalı anlattığım bir yazı paylaşmıştım. Bu sefer ise yazarı anlatmak istedim. Küçük Prens'i bir de yazarı tanıyarak okumak, masalı çok daha anlamlı kılacağına eminim.
Son olarak yazımı son satırına kadar okuduysanız lütfen yan tarafta yer alan ankete de katılın. Şimdiden Teşekkürler😄
Antoien de Saint-Exupéry 1900 yılında doğdu ve kısa bir süre içerisinde babasını kaybetti. 12 yaşında uçaklarla tanıştı.1918 yılında Birinci Dünya Savası için ilk görevine başladı. Böylece en büyük hayalini gerçekleştirme imkanı bulmuş oldu.
Uçmak istemesine rağmen bir süre farklı görevlerde çalıştı. Sonrasında orduya katılarak uçmaya başladı. Savaş sona erdiğinde bir hava yolu şirketiyle anlaşarak pilotluk yapmaya devam etti. Pilotluğu ve edindiği deneyimlerini hikayeleştirmeye başladı bu dönemde.
Güney Postası isimli ilk kitabı 1926 yılında basıldı. İlk kitabında pilot olduğu süre içerisindeki deneyimlerini anlattı.
1927 yılında keşif pilotu olarak kaybolan uçakları bulmak için göreve başladı. Bu dönemde yazmak için çok zamanı oldu. 1929 yılında ise hava postacılığı yapan bir şirkette çalışmaya başladı.
İspanya iç savaşı döneminde ise Fransız Gazeteleri için muhabirlik yaptı.
1931 yılında ikinci kitabı olan Gece Uçuşları adlı kitabını çıkarttı. Bu kitap Arjantin de geçirdiği günleri anlatmaktadır. Sonrasında 1939 yılında Terre des Hommes adlı kitabı, 1943'de Savaş Pilotu, 1942 Citadelle, 1943 de Küçük Prens, 1956 yılında ise Carnets isimli kitabını yazdı.
Yazar Antoinen de Saint-Exupery pilotluk yaptığı bu dönemlerde bir çok kaza geçirdi. 1934 yılında geçirdiği bir kaza sonucu pilotluk kariyerini bitirmeye karar verse de bu durum çok uzun sürmedi.
Yeniden uçmaya başladığında Paris-Saygon arası uçuş rekorunu kırmak istedi ancak uçağı düştü ve çölün ortasında günlerce aç ve susuz yaşama tutunmaya çalıştı. Kazadan sonra bir süre daha uçmadı ancak kısa bir süre sonra New York uçuşunu gerçekleştirmeye karar verdi. Bu uçuş sırasında tekrar bir kaza geçirdi. Bu kaza günlerce komada kalmasına neden oldu.
İkinci Dünya Savaşının başladığı yıllarda orduya alındı ve Amarika'ya gönderildi. Küçük Prens bu dönemde yazıldı. Amerika'nın savaşa katılmasıyla birlikte görev alan pilotlardan olan Antoinen de Saint-Exupéry 31 Temmuz 1944 yılında son uçuşuna çıktı.
Uçağının bir Alman uçağı tarafından düşürülmüş olabileceği gibi teknik bir arıza sebebiyle de düşmüş olabileceği söylendi. O dönemde uçağı da cesedi de bulunamayan yazarın 1998 yılında bilekliğine ulaşıldı. Marsilyalı bir balıkçının ağına takılan bu bileklik üzerine 2000 yılında uçağın enkazına ulaşılabildi. Uçağın enkazına Akdeniz de ulaşılsa da yazarın cesedi bulunamadı.
Ölümünün üzerinden yıllar geçti ve tam 65 yıl sonra bir alman pilotu uçağı kendisinin düşürdüğünü itiraf etti.
''içinde kimin olduğunu bilseydim ateş etmezdim.''
Küçük Prens bazı kişiler için sadece bir çocuk kitabı ancak bir çok kişi için yaşam felsefesi haline gelmiş bir masal. Her geçen gün artan satış oranları, 250'den fazla dile ve lehçeye çevrilmiş olması, kutsal kitaplardan sonra en çok satılan kitaplar arasında yer alması önemini anlatıyor olsa gerek.
Bu kadarla da sınırlı değil aslında kitap ilk yazıldığında 1000 sayfadan oluşmaktaydı. Yazar, eserinden çıkartacak hiç bir şey kalmadığında mükemmelliğe ulaşmış oldu. New York'da bir otel odasında yazılan Küçük Prens'in çizimleri
ise yazar tarafından sulu boya ile yapıldı.
Yazarın hayat hikayesine de bakıldığı zaman kitapta yazarın yaşam hikayesinden bir çok ayrıntının olduğu da bir gerçektir. Kitabın başında ismi geçen Sahra Çölü yazarın bir kaza sonucu uçağının düştüğü ve günlerce yaşam mücadelesi verdiği yerdir. Kitapta yer alan Küçük Prens'ın gülünün ise yazarın eşi olduğu düşünülüyor. Küçük Prens Dünya'da bir çok gülle karşılaşmasına rağmen gezegenin de bıraktığı gülünü hiç unutamıyor.
Küçük Prens'ın anlatıcısı olan Pilot kitapta hiç bir şekilde resmedilmemiştir. Anlatıcının resimlerde yer almaması da yazarın kendi hayatından esinlenerek yazdığının bir kanıtı niteliğindedir.
Küçük Prens ülkemizde ilk defa 1953 yılında çevrilmiştir. İlk çevirisi Ahmet Muhip Dıranas tarafından yapılmıştır. Günümüzde bir çok isim tarafından çevrilmiş ve yayın evleri tarafından basımı gerçekleştirilmiş olan bir esere dönüşmüştür.
Daha önce Küçük Prens adlı bu masalı anlattığım bir yazı paylaşmıştım. Bu sefer ise yazarı anlatmak istedim. Küçük Prens'i bir de yazarı tanıyarak okumak, masalı çok daha anlamlı kılacağına eminim.
Son olarak yazımı son satırına kadar okuduysanız lütfen yan tarafta yer alan ankete de katılın. Şimdiden Teşekkürler😄
11 yorum
Bu kadar detaylı bilmiyordum yazarın hikayesini... kaleminize sağlık.... sevgiler...
YanıtlaSilHikayesi her zaman için dikkatimi çekmiştir :) Beğenmene sevindim :)
SilKeşke çıkardığı sayfalar da sonradan basılsaydı, güzel olurdu :))
YanıtlaSilBelkide basılmıştır. emin değilim ama :)
Silmerhaba blogumu yeni açtım bende beklerim:)
YanıtlaSilgeliyorum :)
SilYıllar önce çok severek okumuştum. Ama okuduğumuz çoğu kitabın yazarını hiç araştırmadan okuyoruz. Denk gelmeseydim yazına belkide hiç bilmeyecektim. Meğerse yazarın hayatı zorluklarla geçmiş askeri deneyimlerinin ve onca zorluğun arasında böyle güzle kitaplar yazabildiği için takdir ediyorum. Sonu kötü olmuş. Cesedinin bulunmamasına şaşırdım. Artık bir kez daha eserlerinden birini okursam çok daha bilinçli olarak ve yazarın hayatını bilerek okumuş olacağım bilgilendirici yazın için teşekkürler :)
YanıtlaSilO günün şartlarında cesedin bulunamaması normal belki ama günümüzde bulunurdu sanırım :) Özellikle Antoinen de Saint-Exupéry hayat hikayesi her zaman dikkatimi çekmiş ve beni çok etkilemiştir. :)
SilBen özellikle araştırıyorum okuduğum kitapların yazarlarını. Kitapla yazar arasında bağlantı kurmayı seviyorum galiba :)
Bende eskiden bazı yazarlara yaptım bunu. Örneğin; Martin'in kini falan araştırmıştım. Ama artık daha fazla dikkat edeceğim bu tür şeylere. Ve ilgiyle okuduğum serilerin yazarlarını araştırıp öylr okuyacağım. Bu daha bilinçli bir okur olmamı da sağlamış plur :)
SilSanırım daha bilinçli olur evet. Kitabın yazıldığı tarih ve şartları bilmek bile bazen kitabı daha farklı gözle okumanızı sağlıyor. :) En azından benim için öyle. :)
SilKesinlikle katılıyorum :)
Sil