Yaban Koyununun İzinde - Haruki Murakami
Perşembe, Eylül 01, 2016
Yaklaşık olarak iki ay önce karar verdiğim kitap almamam gerektiği kuralından bahsetmiş miydim size. Kütüphanemde okumadığım çok fazla kitap birikince bu kararı vermiştim ve o gün bu gündür kitap alışverişi yapmıyorum.
Üstelik kütüphanede biriken kitapların çoğalmasının bir hastalığı dönüştüğünü biliyor muydunuz. Kitap alma hastalığı diye geçiyor ve günü geldiğinde önüne geçilemiyor. Eğer bir hastalığa yakalanacaksam bu yeterki kitap alma hastalığı olsun diye bilirsiniz. Ama bu hastalık ilerlediği zaman tehlikeli bir hal alabiliyormuş.
Nasıl yani falan dediğinizi duyabiliyorum. Bu nedenle hemen cevaplıyorum. Diyelim ki elinizde okumadığınız birçok kitap var. Ve siz o kitaplar evde bir yerde dururken yeni kitaplar almaya devam ediyorsunuz. Aldığınız eski kitaplara olan merakınız ise her geçen gün azalıyor. Bunun anlamı okumuşluk duygusunu kapılmış olmanızmış. Yani o kitabı okumadığınızı biliyorsunuz ama yaşadığınız sahip olma duygusu bir süre sonra bu kitabı okumuşsunuz gibi algılamanıza neden oluyormuş. Zaman içerisinde ise okuma alışkanlığınız siz farkında olmadan azalıyor ancak kitap alma hastalığınız büyüyerek devam ediyormuş.
Bu hastalıktan kurtulmanın tek yolu ise hiç kuşkusuz kitap almak yerine evdeki kitapların keyfini çıkartmak. Su anda benim yaptığım gibi. Bu derece ilerlememiş olan hastalığıma erken teşhis koymuş oluyorum yani. Su anda elimde bir iki kitap var sadece okumadığım.
Haruki Murakami kitaplarını ise çok merak ediyordum doğrusu daha önce sadece Kadınsız Erkekler kitabını okumuştum. Bir taraftan kitap almama kuralıma uymam gerektiğini düşünürken bir yandan merakıma yenik düşüyordum. Ben de bu nedenle ayda en az bir kere gittiğim kütüphaneye gidip varsa almak istedim. Ama tek bir kitabı dahi yoktu raflarda listelerde olmasına rağmen. Sanırım dördüncü gidişimde falan tek bir kitabını bulabildim. O da Yaban Koyununun İzinde adlı kitabıydı.
Yaban Koyununun İzinde, Haruki Murakami'nın 1982 yılında yayımlanan bir romanı ve üçüncü kitabı olarak yayımlanmış.
Roman da adından da anlaşıldığı gibi yaban koyununun peşinde savrulan bir adamın hikayesi anlatılıyor. Bu romandan sonra koyunlara daha farklı bir gözle bakabilirsiniz. Benim yaptığım gibi bir hata yapıp kurban bayramından hemen önce okumayın tabi.
Sürekli kendini tekrarlayan bir adam düşünün. Her şeyini yitirmiş olan bir adam, karısından boşanmış ve sıradan bir hayat yaşıyor. Aynı zaman da küçük bir reklamcılık şirketinin de iki ortağından biri. Eşinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra kulaklarına aşık olduğunu bir kadınla beraber olmaya başlıyor.
Yaban Koyununun İzinde eski bir arkadaşının kahramanımızın gönderdiği bir manzara resmiyle başlıyor. Bu manzara resmini ortağı olduğu reklam ajansında kullanmasıyla birlikte hikaye neredeyse tamamen yön değiştiriyor. Bu manzara resminin içinde bulunan koyun sürüsü ve koyunların birinin üzerinde bulunan yıldız şeklindeki bir işaret kahramanımızın bu koyuna aramaya başlamasına neden oluyor.
Tabi ki bu olayların tamamı gerçek üstü bir şekilde anlatılıyor. Doğruluğunu ve gerçekçiliğini sorgulamadan okunması gereken bir roman olarak çıkıyor karşımıza. Olayların gerçekçilikten uzak olmasına rağmen kişiler bir o kadar gerçekti. Kahramanımız gibi kitaptaki hiç bir karakterin ismini yer verilmiyor. Bunun yerine bazı lakaplarla hitap ediliyor karakterlere. İnsanların içine yerleşen ve onları istediği gibi yönlendiren bir koyunun peşinden giden bir adam, eski karısı, kulaklarından etkilenerek beraber olmaya başladığı kulak mankeni, eski arkadaşı fare, koyunun peşinden gitmesine neden olan J, yunus oteli sahibi, koyun profesörü ve sonradan isim takılan kedi Ringa romandaki başlıca karakterler. Romanda özellikle kadın karakterler kahramanımız üzerinde büyük etkiye sahipler.
Haruki Murakami'nın Yaban Koyununun İzinde adlı romanı aynı zaman da akıcı ve anlaşılır bir dille anlatılmış. Bu nedenle zorlanmadan kolay bir şekilde kitabı bitiriyorsunuz. Aynı zaman da roman gidişatıyla merak uyandırıyor ve roman nasıl bir sonla biter ki diye düşünmeye başlıyorsunuz.
Roman da kahramanımızın Sherlock Holmes okuyor olması ve ara sıra alıntılara yer vermesi benim de tüm serisini bitirdiğim için belkide hoşuma giden ayrıca bir etken oldu. Aynı zaman da müzik, pikap, kitap ve kahve benim bu kitapta severek okuduğum diğer bölümlerdi.
Haruki Murakami ülkemizde çok sevilen bir yazar bu nedenle birçok kişinin kitaplarını yakından takip ettiğini biliyorum ve yorumlarınızı bekliyorum.
Diğer bir Haruki Murakami kitabı olan Kadınsız Erkekler kitabına buradan ulaşabilirsiniz.
Üstelik kütüphanede biriken kitapların çoğalmasının bir hastalığı dönüştüğünü biliyor muydunuz. Kitap alma hastalığı diye geçiyor ve günü geldiğinde önüne geçilemiyor. Eğer bir hastalığa yakalanacaksam bu yeterki kitap alma hastalığı olsun diye bilirsiniz. Ama bu hastalık ilerlediği zaman tehlikeli bir hal alabiliyormuş.
Nasıl yani falan dediğinizi duyabiliyorum. Bu nedenle hemen cevaplıyorum. Diyelim ki elinizde okumadığınız birçok kitap var. Ve siz o kitaplar evde bir yerde dururken yeni kitaplar almaya devam ediyorsunuz. Aldığınız eski kitaplara olan merakınız ise her geçen gün azalıyor. Bunun anlamı okumuşluk duygusunu kapılmış olmanızmış. Yani o kitabı okumadığınızı biliyorsunuz ama yaşadığınız sahip olma duygusu bir süre sonra bu kitabı okumuşsunuz gibi algılamanıza neden oluyormuş. Zaman içerisinde ise okuma alışkanlığınız siz farkında olmadan azalıyor ancak kitap alma hastalığınız büyüyerek devam ediyormuş.
Bu hastalıktan kurtulmanın tek yolu ise hiç kuşkusuz kitap almak yerine evdeki kitapların keyfini çıkartmak. Su anda benim yaptığım gibi. Bu derece ilerlememiş olan hastalığıma erken teşhis koymuş oluyorum yani. Su anda elimde bir iki kitap var sadece okumadığım.
Haruki Murakami kitaplarını ise çok merak ediyordum doğrusu daha önce sadece Kadınsız Erkekler kitabını okumuştum. Bir taraftan kitap almama kuralıma uymam gerektiğini düşünürken bir yandan merakıma yenik düşüyordum. Ben de bu nedenle ayda en az bir kere gittiğim kütüphaneye gidip varsa almak istedim. Ama tek bir kitabı dahi yoktu raflarda listelerde olmasına rağmen. Sanırım dördüncü gidişimde falan tek bir kitabını bulabildim. O da Yaban Koyununun İzinde adlı kitabıydı.
Yaban Koyununun İzinde, Haruki Murakami'nın 1982 yılında yayımlanan bir romanı ve üçüncü kitabı olarak yayımlanmış.
Roman da adından da anlaşıldığı gibi yaban koyununun peşinde savrulan bir adamın hikayesi anlatılıyor. Bu romandan sonra koyunlara daha farklı bir gözle bakabilirsiniz. Benim yaptığım gibi bir hata yapıp kurban bayramından hemen önce okumayın tabi.
Sürekli kendini tekrarlayan bir adam düşünün. Her şeyini yitirmiş olan bir adam, karısından boşanmış ve sıradan bir hayat yaşıyor. Aynı zaman da küçük bir reklamcılık şirketinin de iki ortağından biri. Eşinden ayrıldıktan kısa bir süre sonra kulaklarına aşık olduğunu bir kadınla beraber olmaya başlıyor.
Yaban Koyununun İzinde eski bir arkadaşının kahramanımızın gönderdiği bir manzara resmiyle başlıyor. Bu manzara resmini ortağı olduğu reklam ajansında kullanmasıyla birlikte hikaye neredeyse tamamen yön değiştiriyor. Bu manzara resminin içinde bulunan koyun sürüsü ve koyunların birinin üzerinde bulunan yıldız şeklindeki bir işaret kahramanımızın bu koyuna aramaya başlamasına neden oluyor.
Tabi ki bu olayların tamamı gerçek üstü bir şekilde anlatılıyor. Doğruluğunu ve gerçekçiliğini sorgulamadan okunması gereken bir roman olarak çıkıyor karşımıza. Olayların gerçekçilikten uzak olmasına rağmen kişiler bir o kadar gerçekti. Kahramanımız gibi kitaptaki hiç bir karakterin ismini yer verilmiyor. Bunun yerine bazı lakaplarla hitap ediliyor karakterlere. İnsanların içine yerleşen ve onları istediği gibi yönlendiren bir koyunun peşinden giden bir adam, eski karısı, kulaklarından etkilenerek beraber olmaya başladığı kulak mankeni, eski arkadaşı fare, koyunun peşinden gitmesine neden olan J, yunus oteli sahibi, koyun profesörü ve sonradan isim takılan kedi Ringa romandaki başlıca karakterler. Romanda özellikle kadın karakterler kahramanımız üzerinde büyük etkiye sahipler.
Haruki Murakami'nın Yaban Koyununun İzinde adlı romanı aynı zaman da akıcı ve anlaşılır bir dille anlatılmış. Bu nedenle zorlanmadan kolay bir şekilde kitabı bitiriyorsunuz. Aynı zaman da roman gidişatıyla merak uyandırıyor ve roman nasıl bir sonla biter ki diye düşünmeye başlıyorsunuz.
Roman da kahramanımızın Sherlock Holmes okuyor olması ve ara sıra alıntılara yer vermesi benim de tüm serisini bitirdiğim için belkide hoşuma giden ayrıca bir etken oldu. Aynı zaman da müzik, pikap, kitap ve kahve benim bu kitapta severek okuduğum diğer bölümlerdi.
Haruki Murakami ülkemizde çok sevilen bir yazar bu nedenle birçok kişinin kitaplarını yakından takip ettiğini biliyorum ve yorumlarınızı bekliyorum.
Diğer bir Haruki Murakami kitabı olan Kadınsız Erkekler kitabına buradan ulaşabilirsiniz.
16 yorum
Ben de elimdeki kitapları bitirmek istiyorum ama istediğim kitaplar da indirime girince dayanamıyorum. İndirimli alayım elimde olsun diye ama umarım bu durumda olmam ☺️. Kitabın konusu güzelmiş buna da bakılacaklar listesine alayım.
YanıtlaSilUmarım beğenirsiniz. Kitap alma konusunda da dikkatli olmak gerekiyor sanırım :)
SilSon çıkardığı kitabı Sputnik Sevgilimi sevemedim her nedense kendini tekrarlayan bir Murakami var umarım sonraki kitabı böyle olmaz yoksa ara vermek zorunda kalırım yazarı okumaya.
YanıtlaSilSon çıkan kitabı hakkında çok şey duymama rağmen okuma fırsatı bulamadım. Umarım daha güzel kitaplarla gelir diyelim. :) Benim okumak istediğim o kadar çok kitabı var ki :)
Silseverek okuduğum bir kitaptı... sevgiler...
YanıtlaSilgerçekten güzel kitap :)
Silya hu tehlikeli hastalıkmış :/ bir süredir bende elimdekileri bitireyim ve nefsime hakim olup yenisini almayayım diye düşünüyordum ama sonra ya kitaptan ne zarar gelecek hazır fırsatının bulmuşken okumayı istediğim kitap elime geşmiş hemen alayım deyip sözümü yine yiyiyordum :) demek ki artık nefis terbiyesi yapma zamanı gelmişte geçiyor.zaten insan çok kitap birikti deyipte vicdan azabı bile çekiyor.o yüzden bu sene ikinci sınıfa geçtiğim felsefeyi kayıt yaptırmayıp elimdeki kitapları okumayı palnlıyordum.böyle bir bilgiye ihtiyacım varmış demek ki.hem kaydımı yenilemiycem(ve bir müddet dinlenicem zira bir yıllık öğretmen olarakta ders çalışmaktan ve kpssden yolulmuş durumdaydım)hem de elimde ki biriken kitpaları okuyup karlı ve uzun ağrı gecelerinin tadını stressiz çıkarıcam.nan da bu da kararrımdır :) amma ara da bir kaç tane alabilirim :)
YanıtlaSilyaban koyununun izine gelince de bence murakami'nin yazmış olduğu en absürt kitap.bende kitapta ki karakterin kim olduğunu unuttum ama felsefe bilgisi olan bir karakter vardı ona çok hayran kalmıştım.murakami kendi engin bilgisini okuru rahatsız etmeden çok güzel veriyor her kitabında.ama en sevdiğim kitabı kesinlikle yaban koyununun izinde olamaz :)
Bu konuda yapılan araştırmalar bunu gösteriyormuş. Üzerine çok fazla düştüğüm bir konu oldu benim de :) Özellikle bu sene :) Çok zor bir durum bence de kitap almadan geçen günler :)
SilYaban Koyunun İzinde kitabı hakkında bu yorumu çok duydum sanırım :) En sevdiğim kitabı olamaz gibi. Bu sebeple diğer kitaplarını çok merak ediyorum ve en kısa zaman da okumak istiyorum. Bakalım benim en sevdiğim kitabı hangisi olacak :)
whooowww Sherlock Holmes okuyor olması ..... okumalıyım ....
YanıtlaSilHaruki Murakami farklı bir yazar ve ben Iq84 ile başlamış olmama rağmen hala severek okuyorum ki o kitap değil bir ansiklopedi isi :)
Ayrıca ne doğru bir konuya parmak basmışsın .... Arkadaşımdan aldığım halde elimde okunmayan bir sürü kitap var
ama bu arada yeni kitap merakımı kitapçılarda zaman geçirip iç geçirerek geçiştiriyorum ....
Hahhhaah komik bir cümle boldu bu ama ....
Emeğine sağlık arkadaşım
Teşekkür ederim. Haruki Murakami merak uyandıran bir yazar gerçekten ve kendisini okutmayı başarıyor. Okuyamadığım kitaplarını da merak ediyorum. :)
SilKitapçılarda zaman geçirmeyi bende çok seviyorum. Ama bir yerde durmak gerekiyor sanırım :) :)
Merhaba aynı sorunu bende yaşıyorum malesef ama olsun bi hastalığımız olacaksa tek bu olsun be 😊. Benim bloguma da uğrarsan çok sevinirimm
YanıtlaSilMerhaba hemen geliyorum :)
SilMurakami'yi çok sevmeme rağmen yazarı meşhur eden bu kitap, hem en uzun zamana bitirdiğim hem de en az sevdiğim romanı...okuyalı çok oldu ama bana kasvetli gelmişti...
YanıtlaSilBen de kitap alma konusunda kendimi tutamayanlardanım:) sürekli 50-60 adet stokla gidiyorum bazen azaltma yoluna gidiyorum ama 40'dan aşağı pek düşmüyor... tek derdimiz bu olsun diyorum:) sevgiler...
O zaman en kısa zaman da Murakami'nin diğer kitaplarını okumalıyım sanırım :) Beklentilerim çok büyük :)
SilBir ara bende öyleydim. Okumadığım çok fazla kitap birikmişti. Şimdi çok çok çok az kaldı :)
murakami. bi başlıycam bakalım bu yazara. bi de ishiguru var ona da işallah bi başlıycam :)
YanıtlaSil:) Murakami gerçekten farklı bir anlatıma sahip. Ben sevdim sanırım. Bakalım sen beğenecekmisin :)
Sil