Sineklerin Tanrısı - William Golding
Pazartesi, Ağustos 07, 2017
Nobel Edebiyat Ödüllü, İngiliz yazar William Golding tarafından 1954 yılında kaleme alınan Sineklerin Tanrısı, anlatmak istedikleriyle günümüzde Edebiyat Tarihinin önemli eserlerinden biri olarak kabul ediliyor. Döneminde ise bir çok yayınevi tarafından reddedilen kitaplardan. Yirmiye yakın yayınevi sadece zaman kaybı olarak görmüş bu kitabı. İlk basıldığında da çok ilgi görmemiş. Bir süre sonra bir anda okunma oranları artmış. William Golding tarafından ilk kaleme alındığında III. Dünya Savaşı'nın uzun uzun anlatıldığı bir bölüm yer alıyormuş. O haliyle basımına izin verilmemesi nedeniyle yazar tarafından ilk bölüm çıkartılmış ve Sineklerin Tanrısı günümüzde okuduğumuz halini almış.
1954 yılınca yayınlanan Sineklerin Tanrısı, II. Dünya Savaşı'nın etkisi altında kaleme alınıyor. O dönemde yaşanan katliamlar William Golding'i de düşündürmüş olmalı ki, bir atom savaşı sırasında, ıssız bir adaya düşmüş çocuklar üzerinden düşüncelerini aktarmayı seçiyor.
SİNEKLERİN TANRISI KONUSU
Sineklerin Tanrısı, III. Dünya Savaşı sırasında güvenli bölgeye götürülmek istenen çocukların olduğu bir uçağın saldırıya uğraması ve uçağın ıssız bir adaya düşmesiyle başlıyor. 6 ile 12 yaş aralığındaki çocukların kurmaya çalıştıkları düzen içerisinde hayatta kalma mücadeleleri de böylece başlıyor.
Bu çocuklar ilk başta koydukları kurallar çerçevesinde bir düzen kurmayı deneseler de, zaman içerisinde yetişkinlere yakıştırılabilecek bir çaba ile adaya bir kaos hakim olur. Ralph ve Jack iyiliğin ve kötülüğün temsilcisi oluverirler ve ikisinden birinin adada söz sahibi olması gerekir. Bu güç kavgası yavaş yavaş farklı bir hal almaya başlar ve insanın doğası gereği, ilkel dürtülerine yenik düşen çocuklar her geçen gün vahşileşirler. Adada kurulan düzeni yok ederek, zaman içerisinde haklının yerine güçlünün yanında olmayı seçerler.
Geldikleri dünyanın uygarlığından uzakta yaşadıkları ve yapacakları her şeyin sorumluluğunu almak zorundadırlar. Yasalar ve kurallar yoktur. Sürekli değişen doğrularıyla açlık, pislik ve korkuyla baş etmeye çalışırken, iyilik ve kötülük arasındaki ayrımı yapamaz hale gelirler.
Adada hüküm süren savaş, kurtuluşun sonunda da devam edecektir. Üstelik saflıklarını tamamen kaybetmişler, hayatları boyunca asla unutamayacakları anılar edinmişlerdir. Çocuk olma haklarını da böylece kaybederler.
BENİM YORUMUM
Aslında anlatılmak istenen o kadar basit ki. İnsanların doğası gereği ilken dürtülerine, hastalıklı bir şekilde yenik düşmeleri anlatılıyor. Üstelik uygarlıktan gelen, masum kabul ettiğimiz çocuklar tarafından kötülük ve vahşilik çoğalıyor.
Güç denen şeyin yanlış ellere geçtiğinde sonuçlarını tarihte ve günümüzde bir çok defa görmüşüzdür. Burada ise en masum varlıklar olan çocukların adayı nasıl da bir cehenneme çevirdiklerini okuyoruz. Aç kalmamak uğruna avlanan çocukların giderek öldürmekten zevk alır hale gelmesi şaşırtıcı.
Bu kitap insanlığın içindeki kötülüğün simgesi gibi. Yada gerçek hayatın bir yansıması gibi.Yetişkinlerin hırslarını, öfkelerini, güçlü olma çabalarını görmemek mümkün değil. Günümüzde de savaşan, öldüren, yok eden toplumlar, insanlar yok mu zaten. Yetişkin kelimesinin hakkını veremeyenlere bir göndermedir bana göre.
Bu kitabı okurken şöyle düşünüyorsunuz. Kötülük, doğuştan gelen bir dürtü olabilir mi? Yada sadece bir tercih.
Dikkatle incelenmesi gereken ve her kitaplıkta olması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum bu eserin. Görmezden gelmeyi seçtiğimiz gerçekleri gözler önüne seriyor. Üzerinde düşünülmesi gereken önemli ayrıntıların olduğunu göreceksiniz. Okuması ve anlaması da kolay kitaplardan. Sadece biraz zaman ayırmanız yeterli.
Benim dikkatimi çeken diğer bir ayrıntı ise adada sadece erkek çocukların bulunuyor olmasıydı. Yazarın cinselliği işin içine katarak konuyu dağıtmak istememiş olabileceğini düşündüm ben.
Kitabın sonunda ise kitabın çevirisini yapan Mina Urgar'a ait bir son söz bulunuyor. Bu bölümde özellikle kitabın adına dair açıklamalar yer alıyor. Ayrıca bu bölümde anlatılmak isteneni daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Bu nedenle Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları baskısını okumanızı öneriyorum.
Son olarak kitap film olarak da iki defa uyarlanmış. Ben izlemeyi düşünüyorum. Sizlerde kitabı okuduktan sonra izlemek istersiniz belki.
Sonuç olarak uygarlık güzel bir şey sanırım. Yada insanlığın olmadığı bir dünya.
Bir diğer yazıda görüşünceye kadar bol okumalı günler. 😍
SİNEKLERİN TANRISI KONUSU
Sineklerin Tanrısı, III. Dünya Savaşı sırasında güvenli bölgeye götürülmek istenen çocukların olduğu bir uçağın saldırıya uğraması ve uçağın ıssız bir adaya düşmesiyle başlıyor. 6 ile 12 yaş aralığındaki çocukların kurmaya çalıştıkları düzen içerisinde hayatta kalma mücadeleleri de böylece başlıyor.
Bu çocuklar ilk başta koydukları kurallar çerçevesinde bir düzen kurmayı deneseler de, zaman içerisinde yetişkinlere yakıştırılabilecek bir çaba ile adaya bir kaos hakim olur. Ralph ve Jack iyiliğin ve kötülüğün temsilcisi oluverirler ve ikisinden birinin adada söz sahibi olması gerekir. Bu güç kavgası yavaş yavaş farklı bir hal almaya başlar ve insanın doğası gereği, ilkel dürtülerine yenik düşen çocuklar her geçen gün vahşileşirler. Adada kurulan düzeni yok ederek, zaman içerisinde haklının yerine güçlünün yanında olmayı seçerler.
Geldikleri dünyanın uygarlığından uzakta yaşadıkları ve yapacakları her şeyin sorumluluğunu almak zorundadırlar. Yasalar ve kurallar yoktur. Sürekli değişen doğrularıyla açlık, pislik ve korkuyla baş etmeye çalışırken, iyilik ve kötülük arasındaki ayrımı yapamaz hale gelirler.
Adada hüküm süren savaş, kurtuluşun sonunda da devam edecektir. Üstelik saflıklarını tamamen kaybetmişler, hayatları boyunca asla unutamayacakları anılar edinmişlerdir. Çocuk olma haklarını da böylece kaybederler.
''Ayrı ayrı yaşantıları, ayrı ayrı duyguları olan iki kıta gibiydiler; düzgün bir ilişki kurulamıyordu aralarında.''
''Neyiz biz? İnsan mı? Yoksa hayvan mı? Yoksa vahşiler mi?''
''Her yolu kendin bulmak zorunda olduğun ve çoğu zaman ayağını nereye bastığına dikkat etmen gerektiği böyle bir yerde yaşamanın, onu ne denli bezdirdiğini anlayıvermişti.''
''Yüzlerini gizleyen boyaların, onlara vahşi olmak özgürlüğünü bağışladığını öyle iyi anlıyorlardı ki!''
BENİM YORUMUM
Aslında anlatılmak istenen o kadar basit ki. İnsanların doğası gereği ilken dürtülerine, hastalıklı bir şekilde yenik düşmeleri anlatılıyor. Üstelik uygarlıktan gelen, masum kabul ettiğimiz çocuklar tarafından kötülük ve vahşilik çoğalıyor.
''Belki bir canavar vardır. Belki de o sadece biziz.''
Bu kitap insanlığın içindeki kötülüğün simgesi gibi. Yada gerçek hayatın bir yansıması gibi.Yetişkinlerin hırslarını, öfkelerini, güçlü olma çabalarını görmemek mümkün değil. Günümüzde de savaşan, öldüren, yok eden toplumlar, insanlar yok mu zaten. Yetişkin kelimesinin hakkını veremeyenlere bir göndermedir bana göre.
Bu kitabı okurken şöyle düşünüyorsunuz. Kötülük, doğuştan gelen bir dürtü olabilir mi? Yada sadece bir tercih.
Dikkatle incelenmesi gereken ve her kitaplıkta olması gereken kitaplardan biri olduğunu düşünüyorum bu eserin. Görmezden gelmeyi seçtiğimiz gerçekleri gözler önüne seriyor. Üzerinde düşünülmesi gereken önemli ayrıntıların olduğunu göreceksiniz. Okuması ve anlaması da kolay kitaplardan. Sadece biraz zaman ayırmanız yeterli.
Benim dikkatimi çeken diğer bir ayrıntı ise adada sadece erkek çocukların bulunuyor olmasıydı. Yazarın cinselliği işin içine katarak konuyu dağıtmak istememiş olabileceğini düşündüm ben.
Kitabın sonunda ise kitabın çevirisini yapan Mina Urgar'a ait bir son söz bulunuyor. Bu bölümde özellikle kitabın adına dair açıklamalar yer alıyor. Ayrıca bu bölümde anlatılmak isteneni daha iyi anlayacağınızı düşünüyorum. Bu nedenle Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları baskısını okumanızı öneriyorum.
Son olarak kitap film olarak da iki defa uyarlanmış. Ben izlemeyi düşünüyorum. Sizlerde kitabı okuduktan sonra izlemek istersiniz belki.
Sonuç olarak uygarlık güzel bir şey sanırım. Yada insanlığın olmadığı bir dünya.
Bir diğer yazıda görüşünceye kadar bol okumalı günler. 😍
21 yorum
Bu kitap listemde vardı. Okumak istediğim bir kitap.Umarım okuyabilirim.Emeğinize sağlık:)
YanıtlaSil:) Umarım sende seversin. :)
SilMerak ettiğim bir kitap. Henüz okuyamadım ama daha da iştahlandım okumak için... Teşekkürler
YanıtlaSilOkumanı isterim :) Yorumunu merak ediyorum. :)
SilHanımefendi elinize sağlık. Emek vererek hazırladığınız belli olan incelemeleri zevkle okuyorum. Âcizâne kanaatim, fotoğraflar ve emojilerin ciddiyeti bozması. Yazı kutsal bir şeydir, pek görüntü sevmez. Kolaylıklar.
YanıtlaSilBeğendiyseniz ne mutlu bana :) Düşüncenize saygı duyuyorum. Emoji konusunda haklı olabilirsiniz ama fotoğraflar konusunda sizinle aynı fikirde değilim. Bir çok sayfa fotoğraf kullanır mutlaka. Sadece kendi yazılarımı paylaştığım blogumda ise ben kendi çektiğim fotoğrafları paylaşmayı uygun buluyorum. Yorumunuz için teşekkür ederim.
SilYakın zamanda bende okumuştum ama Hayvan Çiftliği benim favori kitabımdır :D
YanıtlaSilHayvan Çiftliği benim de en sevdiklerimden :)
SilOkumanı isterim :) Bu kitap hakkında düşüncelerini de merak ediyorum :)
YanıtlaSilOkumak istediğim kitaplar arasında ilk beşte ama elime geçmedi bir türlü :)
YanıtlaSilİlk fırsatta okumanı isterim :) Güzel kitap :)
SilÇok etkilenmiştim ben de.. Çocuklara karşı normalde de pek ilgili değilim, bu kitaptan sonra iyice soğumuştum :D
YanıtlaSilBende pek ilgili sayılmam :) Şimdi düşününce haklısın galiba :)
SilBen okumadim .))
YanıtlaSilFotoğraflar siz mi çektiniz. Cok guzele duruyorlar☺
Okunası kitaplardan :) Okumanızı isterim. Fotoğrafları ben çektim evet. Beğenmenize çok sevindim :)
SilBen önce filmini izledim, kitabı olduğunu filmi izledikten sonra öğrendim. Klasiklerden olduğu için okumak istiyorum ama yakın zamanda değil. Anlattıklarının ağır gelmesinden korkuyorum.
YanıtlaSilFilminin izlediysen az çok fikrin vardır zaten :) ağır gelebilir belki. Ama okuduğuna pişman olmazsın bence :)
Silçok fena okumak istediğim kitaplardan biri :D
YanıtlaSilTakipteyim bana da beklerim.
YanıtlaSilSon birkaç günde çok karşılaştığım bir kitap. Artık ben de okuyacağım. Kaleminize sağlık.
YanıtlaSilOkumanı isterim. Ben çok severek okudum. :) Sende beğenirsin umarım :)
Sil